“Sehâ” ve “cûd” eş anlamlı kelimeler olup cömert olma, eli açıklık, kişinin sahip olduğu şeyleri başkaları için de harcaması, karşılık beklemeden yardım etmek, gönül zenginliği ve genişliği gibi manalara gelir. Ma’rûf el-Kerhî hazretleri ise cömertliğin kemâl halini şöyle tanımlar: “Cömertlik, kişinin zor durumda olmasına rağmen ihtiyaç duyduğu şeyi verebilmesidir.”
Kur’an-ı Kerim’de cömert olmanın, ikram ve ihsanda bulunmanın fazileti ve cimriliğin kötülüğü ile ilgili pek çok ayet-i kerime vardır: “Malını Allah yolunda verip arınan takvâ ehli ise cehennemden uzak tutulur. O öyle biridir ki, üzerinde hiç kimsenin karşılığını ödeyeceği bir hakkı olmadığı halde sırf Yüce Rabbi’nin rızasını kazanmak için yardım eder.” (Leyl 17-20)
“O hâlde gücünüz yettiği kadar Allah’a karşı gelmekten sakının. Dinleyin, itaat edin, kendi iyiliğiniz için harcayın. Kim nefsinin cimriliğinden korunursa, işte onlar kurtuluşa erenlerin ta kendileridir.” (Tegâbûn 16)
“Allah cömerttir, cömertliği sever.” (Tirmizî) buyuran Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem son derece cömertti. Hatta bir kimse O’ndan bir vadi dolusu koyun istemiş ve isteği gerçekleşmişti. Bunun üzerine o kişi kabilesine gidip şöyle demişti: “Ey kavmim, müslüman olun! Allah’a yemin ederim ki Muhammed öyle ikramda bulunuyor ki asla fakirlikten korkmuyor.” (Müslim)
Bir başka hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem cömert ve cimrinin durumunu şöyle özetlemiştir: “Cömert kişi Allah’a, cennete, insanlara yakın, cehennemden ise uzaktır. Cimri kişi Allah’tan, cennetten, insanlardan uzak, cehenneme ise yakındır. Cahil cömert, Allah katında âbid cimriden daha sevimlidir.” (Tirmizî)
İmama Kuşeyrî kuddise sırruhû hazretleri sehâ, cûd ve îsar arasında fark olduğunu şöyle açıklar: “Sûfîlere göre cömertliğin ilk derecesi sehâ, sonra cûd gelir, en son mertebesi ise îsardır. Malının bir kısmını verip bir kısmını kendisine ayıran kişi sehâvet sahibidir. Malının çoğunu harcayan ve kendine sadece bir parça bırakan kişi cûd sahibidir. Sadece kendisine yetecek kadar imkânı olup, sıkıntılara katlanma pahasına başkasını tercih eden ise îsar sahibidir.”
İbrahim b. Edhem kuddise sırruhû hazretleri kendisinden öğüt isteyen birine; “Bağlı olanı aç, açık olanı bağla.” der. Adam ne demek istediğini anlamadığını, açıklamasını söyleyince de şöyle cevap verir: “Bağlı olan kesenin (cüzdanın) ağzını aç ve cömert ol. Açık ve salıverilmiş olan dilini de bağla!”
Vehb b. Münebbih rahmetullahi aleyh hazretleri der ki: “Dünyada en cömert olan kişi, insanlar tarafından cimri görülse dahi Allah’ın haklarına eksiksiz bir şekilde riayet eden kişidir. Dünyada en cimri kişi de, başka şeylerde insanlar tarafından cömert olarak bilinse dahi Allah’ın hakları konusunda gevşek ve cimri davranan kişidir.”
Hayyân b. Hilâl kuddise sırruhû dostları ile otururken biri gelir, bir soru sormak istediğini söyleyip der ki: – Sana göre cömertlik ne demektir? – İsteyerek vermek, başkasını kendine tercih etmektir, diye cevap verir. Adam; – Peki dinde cömertlik nedir, diye sorar. Hayyân; – Zorlama olmadan nefsinden feragat ederek Allah’a ibadet etmendir, cevabını verir.
Sûfîler cömertliği de derecelere ayırmış ve sadece mal ile yapılanı ilk basamak olarak görmüşlerdir. Bu konuda şöyle derler: “Cömertliğin sadece dinar ve dirhemle (az ya da çok parayla) olacağını mı zannediyorsunuz? Gerçek cömertlik Allah Teâlâ için nefslerin feda edilmesi, kişinin kendisini tamamen adamasıdır.”
Hamdun Kassar kuddise sırruhû hazretleri; “Cömertlikten başka güzel huy, cimrilikten başka çirkin bir huy bilmiyorum.” buyurur.