Hüccetü’l-İslâm İmam Gazâlî rahmetullahi aleyh, Selçuklu Sultanı Melikşah’a sunduğu “Yöneticilere Öğütler” adlı meşhur eserinde dünya hayatının cazibelerine, makam, şöhret ve mal tutkusuna kapılmamak ve kimseye zulmetmemek gerektiğini şu ifadelerle vurgular:
İnsan öldükten sonra arkasında bıraktıkları ile anılır. Her insan yaptığı ile zikredilir, çalıştığı şeye nispet edilir. Eğer yaptığı iyi ise hayırlı; kötü ise şerli insandır. İnsan iyilik ve güzel ahlâk tohumu ekip biçmeli, nefsinin çirkin ayıplarını yok etmeli, helâk edici hatalardan kaçınmalıdır. Özellikle makam sahipleri bu hususlara çok dikkat etmelidir ki; kendileri kabir çukurunda iken isimleri güzel kalsın, çirkin sıfatlarla anılmasın.
Akıllı kişinin vefası az, belası çok olan şu dünyanın hallerine ibret nazarıyla bakması, kalbini onun geçici şeylerine bağlamaması lâzımdır. Çünkü bu dünyada sâlih kimse ebedî kalmaz; zalim kimse de selamet içinde yaşayamaz. Akıllı kimse düşmanlarını çoğaltmamaya çalışır; çünkü düşmanlık korkutucu ve zor bir durumdur.
Her türlü noksanlıktan münezzeh olan Allah Tealâ, en adaletli ve her şey hakkında en iyi hükmü verendir. O, yarın kıyamet günü bütün düşmanlar arasında adaletini gösterip mazlumun hakkını zalimden alacaktır. Öyleyse şu dünya bütün nimetlerine rağmen insanlarla çekişmeye değmez. Şu hikâyeden ibret almalıdır:
Ebu Ali b. İlyas, Neysâbûr’un önde gelen kumandanlarından birisi idi. Bir gün zamanın zâhid ve âlimlerinden olan Şeyh Ebu Ali ed-Dekkak kuddise sırruhûnun yanına geldi; önüne oturup; – Bana öğüt ver, dedi. Şeyh Ebu Ali ed-Dekkak kuddise sırruhû;
– Ey Emîr, sana bir şey soracağım, ama doğru cevabı istiyorum, dedi. Emir; – Tamam, doğru cevap veririm, dedi.
Şeyh Ebu Ali ed-Dekkak kuddise sırruhû: – Ey emîr! Senin için mal mı daha güzel, yoksa düşmanlık eden nefsin mi, diye sordu. Emir; – Mal böyle bir düşmandan daha güzel gelir, dedi. Şeyh Ebu Ali ed-Dekkak; – Peki, bu kadar sevdiğin malı nasıl terk edeceksin ve hiç sevmediğin düşmanınla kabirde nasıl beraber olacaksın, diye sorduğunda emir ağladı, gözyaşları içinde; – Bu çok güzel bir öğüt, dedi.
İşte bütün tavsiye ve hikmetler bu sözün altında gizlidir.