Aramak

DÜNYA HALİ

SALGIN SONRASI DÜNYAYI NELER BEKLİYOR? Hikmet ehli zatlar, “Bir musibet, bin nasihatten yeğdir...” de- mişler. Âdemoğlu yanlış yola saptığında verilen binlerce öğüt, o yolda ilerlerken başına gelen bir musibet kadar tesirli olmaz. Son yıl- larda yalnızca Türkiye değil, dünya- nın tamamı sosyolojik anlamda ciddi krizler yaşıyordu. En zenginlerin servetlerine servet kattıkları, en fakirlerin de hepten çaresiz kal- dıkları bu “düzen”, insanlığı kendi- sinden başka hiçbir şeyi düşünme- yen varlıklar haline dönüştürmüştü. Zulüm ve katliamlar sıradan hadi- seler gibi değerlendiriliyordu. Hatta vicdanları yaralayacak eylemlere meşruiyet kazandırmak için siyasî kılıflar giydiriliyordu. Sömürgecilik zirveye ulaşmıştı. Adaletsizliğe itiraz eden sesler maalesef fiiliyata dönü- şemiyor, kan döken zihniyet perva- sızca yakmayı yıkmayı sürdürüyordu. Öyle ki insanüstü kuvvete sahip olduğunu düşünen “süper güç- ler”, üzerlerine giydikleri kibir zır- hıyla istedikleri her şeyi, hesapsız ve sorumsuzca yapabileceklerini zan- nediyorlardı. İslâm âleminin hali de içler acısıydı. Uzak yakın coğrafya- larda müslümanlar ölüme mahkum edilirken, petrol zengini “müslüman devletler” ümmet-i Muhammed’in ortak kaynaklarını katillere peşkeş çekiyordu. Tarihte hiçbir zaman upuzun kaos yahut refahtan bahsedilemez. Her güzel şey gibi her kötü şeyin de sonu vardır. Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan ve istisnasız herkesi bir şeklide etkileyen Covid-19 virüsü de sözünü ettiğimiz bu manzaranın kalıcılığı üzerinde ciddi şüpheler doğurdu. Gözümüzde büyüttüğü- müz ülkelerin aslında kağıttan kaplan olduklarını ortaya koydu. Yerküreyi dize getirdiğini, istediğini kime dilerse verdiğini, dilediğini de mahrum bıraktığını zanneden küre- sel kabadayılar zerre kadar bile ol- mayan mikroba esir oldular. Avrupa Birliği (AB)’nin köşe taşları tek tek sarsıldı, Uzak Doğu’nun trilyon do- arlık ekonomileri belirsizliğe maruz kaldı. “Yeryüzünün efendileri” elleri kolları bağlı, ne yapacaklarını bile- mez vaziyette sürecin bir an önce neticelemesini beklemeye başla- dılar. Peki, beşeriyetin kâinattaki zavallı halini üzerine basa basa hatırlatan Covid-19 salgını bitince neler olacak? Öncelikle tabii ki temennimiz, salgı- nın minimum hasarla nihayetlenme- si. İkinci dalga ihtimali de inşallah boşa çıkar. Ancak gelinen nokta bile hayli ciddi bedeller ödetecek. Bir kere küresel ekonomik darboğaz yaşanacağı kesin. Karantina nede- niyle piyasalar alt üst oldu. Batı’da daha fazla dayanamayacağıdı- nı düşünen bazı yönetimler “ne olacaksa olsun, kaç kişi ölecekse ölsün” yaklaşımıyla normal hayata en kısa sürede dönmek için adımlar attı. Dolayısıyla yakın gelecek için genel manada iç açıcı senaryolar- dan bahsetmek hayli zor. Küreselleşme kavramının anlamsızlaşacağı; 2. Dünya Savaşı’nın ardından itibarı- nı yitirmiş olan “ulus devlet” kavra- mının tekrar önem kazanacağı tahmin ediliyor. Kendi öz kaynaklarıyla idare edebilenlerin güçlü olacağı, meşru ya da gayrimeşru metotlarla başka- larına ait ham maddeleri “paylaş- mak zorunda kalanlar”ın giderek zayıflayacağı hesaplanıyor. Bu ön- görülere göre emperyalizm eskisi kadar baskın olamayacak. Küresel siyasetin dinamikleri sil baştan kur-
Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy