İplik Yumağı
Anlatıldığına göre Hz. Yusuf aleyhisselam Mısır’da köle olarak satılığa çıkartıldığında fakir bir kadın da eğirdiği bir miktar iplikle köle pazarına gider. Kadına derler ki; “Sen akılını mı kaçırdın? Nice zenginler ortaya hazinelerini döküyor da Yusuf’u alamıyor. Elinde bir yumak iple onu alabileceğini mi sanıyorsun?” Kadın şu cevabı verir: “Ben de biliyorum bu mümkün değil. Ama hiç olmazsa müşteri olayım, âşıklar defterinde adım bulunsun.”
Tâlip olduğumuz öyle şeyler var ki bütün varımızı ortaya koysak belki iplik yumağı kadar kıymeti yok. Ama sadece tâlip olmak, onu istediğimizi izhar etmek, bir niyet taşımak, çaba göstermek hazineler değerinde.
Biz Mevlâ Tealâ’nın sevgisine talibiz. Cümle âlem bize meftun olsa da O sevmese ne kıymeti var? “Ey itminana ermiş kişi! Sen O’ndan razı, O senden razı olarak Rabbi’ne dön. Hadi gir kullarım arasına, gir cennetime.”(Fecr 27-30) hitabından ayrı tutulursak, bir tarafta öylece bırakılırsak bütün yapıp ettiklerimizin, hissettiklerimizin, yaşadıklarımızın ne anlamı olacak?
Biz sevilmeye talibiz. Dünyanın geçmiş gelecek bütün sevgileri bir araya gelse zerresiyle kıyas edilemeyecek ilâhî sevgiyi istiyoruz. Dünyanın tozu dumanı arasında boğulsak, gaflet perdeleri altında nefessiz kalsak da sonsuzluk için çırpınan tarafımız, ruhumuz O’nu istiyor. Sılasına dönmeyi, aslına kavuşmayı istiyor.
Bir iplik yumağı, defterde adımız, o da geldi, buradaydı denilmesi… Nasıl olacak? Niyet ve çaba elbette. Siz, Allah Tealâ’nın kimleri sevdiğini madde madde okurken hem o niyet ve çabanın adımlarını hem kimliğimizin, karakterimizin, hal ve gidişimizin bütününü göreceksiniz.
Bu ay “Kalp ve Namaz” başlıklı yazıya da dikkatinizi çekmek isteriz. Yakamızı kolay kolay kurtaramadığımız çok önemli bir sorunun tahlilini ve çözümünü bulacaksınız. Yine “İhyâ” eczanesinden.
Ocak sayımızda buluşmak üzere inşallah.