Aramak

HAL DİLİ

Yolun Esasları Nakşibendî - Hâlidî yolunun pîri Mevlânâ Halid-i Bağdâdî kuddise sırruhû bir mektubunda şöyle der: Tasavvuf yolu Cenâb-ı Hakk’a vâsıl olma yoludur. Bu yol Allah Tealâ’nın rızasını ve Rasulullah sallallahu aleyhi vesellemin ahlâkını kazandırır. Manevi yükselmeye vesile olur. Bu yolun esasları şunlardır: • Kurtuluşa erecek topluluk olan Sünnet Ehli’nin itikadına sahip olmak ve ona sımsıkı sarılmak. • Azîmetleri tam bir titizlikle, büyük bir kararlılıkla yerine getirmek; mecbur kalmadıkça ruhsatlardan kaçınmak. • Daima Cenâb-ı Hakk’a yönelmek ve O’nun kendisinden haberdar olduğunu bilmek. • Dünyanın süsünden, hatta bütün mâsivâdan yüz çevirmek, sevgisini kalbe yerleştirmemek. Bunların yanında bir de hadis-i şerifte “ihsan” kelimesiyle ifade edilen, “Allah Tealâ’yı görüyormuş gibi ibadet etmeyi” ve O’nunla beraber olmayı alışkanlık haline getirmektir. Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî, Mektûbât-ı Mevlânâ Hâlid Takva Nasıl Anlaşılır? Bir gün Hz. Davud aleyhisselâm oğlu Hz. Süleyman aleyhisselâma şöyle nasihat eder: “Ey oğul! Bir kişinin takva sahibi olduğu şu üç şey ile bilinir: • Cenâb-ı Hakk’ın takdir ettiği musibet ve sıkıntı karşısında tam ve güzel bir tevekküle sahip olması, • O’nun kendisine bahşettiği şeylere gönülden rıza göstermesi, • O’nun müptela kıldığı belalara karşı ise tam bir teslimiyetle sabretmesi. Beyhakî, ez-Zühdü’l-Kebîr İşin Hakikatini Bilince Sûfîlerin büyüklerinden Ahmed b. Ebü’l-Havârî rahmetullahi aleyh şöyle demiştir: “Kim dünyanın hakikatini bilirse ondan yüz çevirir, kalbine dünya sevgisini yerleştirmez. Kim ahireti hakkıyla bilirse ona yönelir. Kim de Allah Tealâ’yı gereği gibi tanıyıp bilirse, O’nun rızasını her şeyin üzerinde tutar.” Beyhakî, ez-Zühdü’l-Kebîr Riyakârın Durumu Hz. Ali radıyallahu anh şöyle demiştir: Riyakârın halleri şunlardır: • Tek başına kaldığında tembellik eder, ibadette gevşeklik gösterir. • Halkla bir araya geldiğinde tekrar canlanır, canla başla amele koyulur. • Birisi kendisini övdüğünde daha çok amel ve ibadet eder. Birisi yerdiğinde ise amellerinde azalma olur. Şa’rânî, Tenbîhü’l-Muğterrîn “DÜNYA VE AHIRETTE VAKIT VE KALPTEN DAHA ÜSTÜN, DAHA GÜZEL BIR ŞEY YOKTUR. AMA SEN HER IKISINI DE ZAYI EDIYORSUN.” Ebü’l-Abbas Dîneverî rahmetullahi aleyh “DÜNYA ÜÇ GÜNDÜR: DÜN, IÇINDEKILERLE BERABER GEÇIP GITTI. YARINA GELINCE, ONA ULAŞMAYABILIRSIN. İŞTE BUGÜN SENIN IÇIN FIRSATTIR, ONU IYI DEĞERLENDIR, SÂLIH AMEL IŞLE!” Hasan-ı Basrî rahmetullahi aleyh Keskin Kılıç İmam Şâfiî rahmetullahi aleyh sûfîlerle yakınlık kurmayı çok severdi. Bir defasında kendisine; – Sûfîlerle oturup kalkmak sana ne kazandırdı, diye soruldu. Şöyle cevap verdi: – Onlardan iki şey öğrendim: Birincisi, vakit bir kılıçtır. Eğer sen onu kesmezsen (kıymetini bilip değerlendirmezsen) o seni keser. İkincisi, şayet sen nefsini hayırlı işlerle meşgul etmezsen, o seni şer ile meşgul eder. Şa‘rânî, el-Envârü’l-Kudsiyye Ne İstediğine Bak! İlk dönem Horasan sûfîlerinden Hâtim el-Esam kuddise sırruhû şöyle demiştir: “Dost istersen Allah yeter. Yoldaş istersen melekler yeter. İbret istersen dünya yeter. Öğüt istersen ölüm yeter. Eğer bunlar sana yetmiyorsa, o vakit cehennem yeter.” Ferîdüddin Attâr, Tezkiretü’l-Evliyâ İstikamet İçin Sâdât-ı kirâmın büyüklerinden Muhammed Diyâüddin kuddise sırruhû bir mektubunda tasavvuf yolunun esasları hakkında şunları söyler: “Şüphesiz bu yolun esası, sâdât-ı kirâmın da belirttiği üzere ihlâs, muhabbet ve mürşide teslim olmaktır. Hak yolcusunda bu üçü bir araya geldiyse, kendisinde keşif keramet gibi çeşitli haller zuhur etmese bile zararı yoktur. O halde mürid bu üç hususu elde etmek için gayret göstermelidir. Eğer bu üçü bulunursa, müslüman olmanın en büyük maksadı olan istikamet de kendiliğinden ortaya çıkacaktır.” Necmeddin b. Muhammed Nakşibendî, Altın Silsile Anahtarın Dişleri Sûfîlerin büyüklerinden Bâyezid-i Bistâmî kuddise sırruhûya bir gün şöyle sorulur: – “Lâ ilâhe illallah cennetin anahtarıdır” hadis-i şerifi hakkında ne dersiniz? Hazret şöyle cevap verir: – Hadis sahihtir. Ancak anahtar dişleri olmadan açamaz. Cennetin anahtarı olan “lâ ilâhe illallah” şehadetinin dişleri ise şu dört şeydir: • Yalan söylemeyen ve gıybet etmeyen bir dil, • Aldatmayan, hainlik etmeyen bir kalp, • Haram ve şüpheli şeyleri yemeyen bir mide, • Bid’at ile nefsin yönlendirmelerinin karışmadığı sâlih amel. Abdülmecîd Hânî, el-Hadâiku’l-Verdiyye Dünya Denizi Lokman aleyhisselâm oğluna şu nasihatleri yapar: – Yavrucuğum! Dünya derin bir deniz gibidir. Bu denizde boğulan çok oldu. Öyleyse bu dünya denizinde bineceğin gemi takva, geminin yükü iman, yelkeni de tevekkül olsun. Eğer bu nasihatlerime kulak verirsen umulur ki kurtuluşa erersin. Senin için bundan başka kurtuluş yolu görmüyorum.” Gâzâlî, Mükâşefetü’l-Kulûb
Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy