Meme kanseri kadınlarda en sık görülen kanser türüdür. Araştırmalara göre kadınların % 10-15'i hayatlarının bir döneminde meme kanseri ile karşılaşıyor. Meme kanseri 35-55 yaşları arasında kadınlardaki ölüm nedenleri arasında birinci sırada yer alıyor. Hanımların korkulu rüyası olan meme kanseri erken teşhis edilir ve gerekli tedavi yöntemleri uygulanırsa, hayatî risk faktörü olmaktan çıkarılabilir.
Meme 12-22 adet süt bezi ile bunları çevreleyen yağ ve bağ dokusundan oluşur. Süt bezlerinin her biri meme başına süt kanallarıyla açılır. Meme, anne karnındaki bebekte altıncı haftada gelişmeye başlar ve hayatın sonuna kadar çeşitli değişimler geçirir. Değişimlerin meydana gelmesinde hormonlar baş roldedir.
Ergenlik döneminde hormonların aktivite kazanmasıyla gelişimi hızlanır, hamilelikte bebeği besleyebilecek boyutlara ulaşır, menapozu takiben giderek küçülür.
Memede oluşan tümörler, klinik tabloya ve tümörün gelişmesine göre iyi huylu ve kötü huylu olarak ayrılabilir. İyi huylu tümörlerin zamanla kötü huylu tümörlere dönüşme riski bulunduğundan, gözardı edilmemesi gerekir.
Risk Altındaki Hanımlar
Kadınlardaki kanserlerin dörtte birini oluşturan meme kanserinin gelişme ihtimali, bazı özellikleri taşıyan kadınlarda daha yüksektir. Bunlar şöyle sıralanabilir:
İlk adetin 12 yaşından önce görülmesi, 55 yaşından sonra menapoza girilmesi.
Hiç doğum yapmamış kadınlarda doğum yapanlara göre meme kanseri riski fazladır.
İlk doğumu 30 yaşından sonra yapmak riski artırırken,
Yaş ile birlikte kanserin görülme oranı artar.
Yüksek kalorili, yağ bakımından zengin bir beslenme alışkanlığı ve şişmanlık, özellikle menapoz sonrası meme kanseri riskini artırır
Alkol kullanımının meme kanseri riskini artırdığı savunuluyor.
Ailesinde meme kanseri olanlar risk altındadır. Anne, kız kardeş gibi birinci derece akrabalarda bulunması, kanserin menapoz öncesi dönemde ve iki memede de olması durumunda, risk 1,5-9 kat artar.
Bir memesinde kanser olanların diğer memesinde de kanser gelişme riski 5 kat artar.
Daha önceden iyi huylu meme hastalığı olanlar risk altındadır.
Meme bölgesinin daha önce radyasyona maruz kalması. Radyasyondan 15-20 yıl sonra kanser gelişebilmektedir. Ancak 40 yaşından sonra radyasyona maruz kalanlar da risk düşüktür.
Belirtileri Nelerdir?
Meme kanseri yavaş gelişen bir tümördür. Hastadan hastaya farklı biçimlerde gelişir.
On hastanın dokuzu, memede elle hissedilebilen bir kitle ile doktora başvurur. Meme başında akıntı (özellikle 50 yaşından sonra kesinlikle göz ardı edilmemelidir) kanlı su veya süt gibi gelebilir. Meme kanserinde kitle genellikle ağrısızdır, ancak on hastanın birinde kitle ile birlikte ağrı vardır. Deri değişiklikleri görülebilir. Meme derisi portakal kabuğu gibi görünebilir ve kızarıklık, yara, deride çekilmeler olabilir. Meme başında da kızarıklık, pullanma, yara ve kaşıntı olabilir.
Hastalığın Gelişimi
Meme kanseri, meme dokusu içinde ilerleyerek arkadaki göğüs kasını veya deriyi tutabilir.
Tümör hücreleri lenf damarlarını kullanarak koltukaltı lenf bezlerine, daha sonra köprücük kemiği üstündeki lenf bezlerine ulaşabilir. Tümör buralardan uzak organlara yayılabilir. Koltuk altında ele kitle gelebilir. Lenf yollarının tıkanmasıyla meme derisinde, kolda şişlik oluşabilir.
Tümör hücreleri kan yoluyla da uzak organlara dağılabilir. Meme kanserinde tümör hücreleri çoğunlukla kemiklere (omurgalar, leğen kemikleri, kaburgalar, kafatası kemikleri), akciğer, karaciğer, akciğer zarı ve beyine dağılır. Tutulan organlara göre belirtiler oluşturur. Kemik ağrıları, sarılık, solunum yetmezliği, baş ağrısı gibi.
Kendi kendine Muayene ve Teşhis
Meme kanserinde erken tanı büyük önem taşır. Erken evrelerde meme kanserinin anlaşılabilmesi için hanımların bu konuda bilinçli olmaları, doktorlarıyla işbirliği yapmaları ve düzenli olarak kendilerini muayene etmeleri gerekir.
20 yaşın üstündeki kadınlar her ay kendi kendilerine muayene yapmalıdır. Muayenenin adet kanamasının bittiği günlerde yapılması uygundur. Menapozdaki kadınlar ise her ayın belli bir gününde kendini muayene etmelidir.
Muayeneye gözlemle başlanır. Bunun için ortam iyi aydınlatılmış olmalıdır. Gözlem şu şekilde yapılır:
Belden yukarısı çıplak olarak ayna karşısında memeler izlenmeli. Memelerde şekil değişiklikleri, büyüklük farkları, meme derisindeki kızarıklıklar, çekintiler, meme başındaki değişiklikler gözlenir
İkinci aşama olarak kollar yukarı kaldırılarak gözlenir
Sonra eller bele konarak göğüs kaslarının kasılması sağlanır. Değişiklik olup olmadığı izlenir.
Gözlemden sonda elle muayeneye geçilir. Bu muayene yatarak yapılmalıdır.
Muayene edilen taraftaki memenin hizasına gelecek şekilde sırtın altına yastık yerleştirilir. Muayene edilen meme tarafındaki kol başın altına konur. Koltuk altı sınırından meme başı istikametine geçtiği varsayılan uzunlamasına çizgiye doğru ve bu çizgiden göğüs kemiğine doğru enine şeritler halinde hiç boşluk bırakmaksızın muayene edilir. Bu muayenede hissedilen herhangi bir şüpheli durumda doktora başvurulmalıdır.
Mamografi İle Teşhis
Erken tanı için günümüzde 50-69 yaş arasındaki kadınlara yılda bir kez, 40-50 yaşlarındaki kadınlara ise 1-2 yılda bir mamografi öneriliyor.
Mamografi, memenin doğrudan radyolojik (röntgen filmi çekilerek) incelenmesidir. Bunun için düşük doz X ışını kullanılır. Meme kitlelerinin %45'i muayene ile anlaşılamaz, ancak memografi ile tespit edilebilir.
Düzenli doktor muayeneleri sırasında kuşkulu kitle tespit edildiğinde, mamografi, ultrasonografi ve gerekirse biyopsi ile tanı konur. Meme kanserinin evresine göre cerrahi ve yardımcı tedaviler planlanır. Erken tanı iyileşme şansını artırır. Bu nedenle, artık klasikleşmiş şu söz unutulmamalıdır: “Kanserden değil, geç kalmaktan kork...”