Mukaddes Kitabımız Kur’an’dan öğrendiğimize göre, Hz. İbrahim A.S. Allahu Tealâ’ya ölüleri nasıl dirilttiğini sorar. Allahu Tealâ’nın “İnanmıyor musun?” sorusuna, “Kesinlikle inanıyorum. Fakat kalbimin tatmin olması için (bunu istiyorum).” diye cevap verir. Bunun üzerine Allahu Tealâ, İbrahim A.S.’a eline dört tane kuş almasını ve onlara iyice bakıp herbirini tanımasını ister. Daha sonra kuşları kesip parçalamasını ve her bir parçayı bir dağın başına bırakmasını söyler. Hz. İbrahim A.S. bütün bunları yapınca, kuşları çağırmasını emreder. İbrahim A.S. kuşları çağırınca, her biri kanatlanıp yanına gelirler. (Bakara/260)
İbrahim A.S. bir peygamber. Hiç kimse O’nun imanın sağlamlığından şüphe edemez. Fakat bir kul olarak imanının bir tezahürünü, duyularıyla da hissetmek istedi. Allahu Tealâ da Hz. İbrahim’in kendi elleriyle parçaladığı kuşları gözü önünde diriltti. Böylece iman ettiği ölümden sonra dirilişi dokunarak, görerek hissetti.
Hiç şüphesiz, kalbe doğan manalar gözle görülür elle tutulur şekilde, yani davranışlarla ortaya konulunca insan için o mana daha da güçlenir. Tam bir itminana dönüşür.
İmanın yeri de aracı da kalptir. Kalpteki imanı davranışlarla dışa vurmak ise ibadettir. Başka bir ifade ile ibadet, imanı yaşamanın adıdır. İnsanoğlu ancak, imanı uğruna malından, zamanından, emeğinden, makamından fedakârlık yapabildiğinde o imanı gerçek anlamda hisseder. İşte bütün bu fedakârlıklar ibadettir.
Söylediklerimizi hac ibadetiyle örnekliyelim: İnsanların bu dünyada Alemler’in Rabbi’ni görmeleri mümkün değil. Fakat O’nun kutsal kıldığı yerleri görerek, O’nun kalpteki varlığını derinden yaşamak mümkün. O’nun ‘evim’ dediği Kâbe’yi, kitabında andığı Arafat Dağı’nı, Safa ve Merve’yi dokunarak, görerek yaşamak, Allah’la birlikte olma halinin zirvelerine taşır. Böylece insan, kalbindeki imanı duyularıyla da hisseder, o hissedişle yaptığı amellerle pekiştirmiş olur. Nihayet, kalbin fiilleri ile bedenin fiilleri birleşir ve kul bu sahada da tevhid sırrına erer.
Aslında beş vakit namaza yapılan her çağrıda bu fırsat bize tanınmış. Kâbe’nin birer şubesi olan mescidlere aynı inançla koşacağız ve bu tevhid sırrının günde beş kere tatbikini yaşayacağız.