Aramak

İSKENDERİYE KÜTÜPHANESİNİ KİM YAKTI?

Tarihin en meşhur yalanlardan biriantik İskenderiye Kütüphanesi’ninmüslümanlar tarafından yakıldığıdır. Hz. Ömer radıyallahu anh halife iken miladî 642 senesinde Mısır, Amr b. Âs radıyallahu anh komutasında fethedilmişti. İddiaya göre İskenderiye şehri alınınca Hz. Ömer radıyallahu anhûnun emriyle buradaki büyük kütüphane yakılmıştır. Asırlardır tekrar edilegelen bu iddianın, yapılan akademik araştırmalar neticesinde tartışmaya mahal bırakmayacak kesinlikte yalan olduğu ortaya çıkmıştır. Ancak tarihî gerçeklere rağmen müslümanlara çamur atmak isteyen müsteşrik zihniyet yine de bu yalanın arkasına saklanmaya, İslâm’a ve müslümanlara iftira atmaya devam ediyor. İşin garip tarafı, Batı dünyasından çok Türkiye’de bu iftiranın farklı zamanlarda çeşitli bağlamlar üzerinden gerçekmiş gibi dile getirilmesidir. Bizzat Batılı araştırmacı ve akademisyenler tarihî belgelerle bu kütüphanenin kimler tarafından ne zaman ve neden yakıldığını tespit ettiler. Fakat işin hakikati ortaya atılan yalan ve iftiralar kadar tekrar edilmediği için müslümanların güya bilim ve kitap düşmanlığının bir ispatı olarak halen anlatılmaktadır. Peki, meselenin aslı nedir? İskenderiye Kütüphanesi kimler tarafından ne zaman ve neden yakıldı? İskenderiye Kütüphanesi’nin özelliği nedir? İskenderiye Kütüphanesi, milattan önce üçüncü asrın başlarında Mısır’ın İskenderiye şehrinde kurulmuş, insanlık tarihinin en önemli eserlerinden biri olarak kabul edilebilecek bir kütüphanedir. Eski kaynaklar burada 150 bini ilk nüsha olmak üzere toplam 900 bin eserin olduğunu kaydeder. Bu eserler papirüs üzerine yazılmıştı ve rulolar halinde idi. Kütüphanenin de içerisinde bulunduğu yapı grubu bünyesinde otopsi için bir anatomi salonu dahi vardı. Ayrıca Matematik, Tıp, Kimya, Fizik, Astronomi, Felsefe, Edebiyat ve Fizyoloji gibi çeşitli alanlarda hizmet vermesi için bilgi evleri bulunuyordu. Bu kütüphanenin ayırt edici özelliklerinden biri de, bugünkü kütüphaneler gibi geniş bir çalışan kadrosuna sahip olması ve kralın desteğiyle bir yayınevi gibi de çalışmasıydı. Burası Öklides, Batlamyus gibi dönemin bazı ünlü bilim adamlarına da ev sahipliği yapmıştı. Eğer bir kitap Mısır sınırları içerisine girmişse bu kütüphaneye götürülmesi zorunluluğu vardı. Gelen kitabın hemen bir kopyası çıkarılırdı. Kopya nüsha kitabın sahibine verilirken orijinali kütüphanede kalırdı. Yine kralın desteğiyle devlet memurları farklı ülkelere gittikleri zaman buldukları eserleri satın alır ve bu kütüphaneye getirirlerdi. İşte kütüphanede olduğu söylenen ve o devre göre olağanüstü bir sayı olan yaklaşık 900 bin eser zaman bu şekilde toplanmıştı. Bu kadar önemli bir kütüphanenin yakılması ya da yıkılması nasıl oldu? Bu konudaki şehir efsanesi, müslümanların Mısır’ı fethinden sonra kütüphanenin Halife Hz. Ömer radıyallahu anhûnun emri üzerine komutan Amr b. Âs radıyallahu anhûnun yıktırıp yaktırdığı şeklindedir. Başta söylediğimiz gibi bu iddia uydurma rivayetlere dayandığı için bilimsel bir değer taşımaz. Anlatıma göre Mısır fatihi büyük sahabe Amr b. Âs radıyallahu anh 642’de İskenderiye’ye girince kütüphaneyi ne yapacağını Halife’ye sormuş. O da kitapların yakılmasını emretmiş. Bu emri alan Amr b. Âs radıyallahu anh da Yahya en-Nahvî’nin itirazlarına rağmen kitapları toplatıp şehirde bulunan dört bin hamamın külhanında yaktırmış. Bu iddia o kadar detay taşır ki “hamamlar altı ay boyunca kitaplarla ısıtıldı” diye ilave de yapılmıştır. Bu uydurma hikâyeyi 13. asırda yaşamış olan Ebü’l-Ferec ismiyle bilinen ve Suriyeli Hıristiyan bir yazar olan Barhebraus nakleder. Bu yazarın kaleme aldığı meşhur tarih kitabı, 1663 yılında Latince’ye çevrilip yayınlanmıştır. İşte bu meselenin Batı dünyasında duyulması ve yayılması ilk olarak o dönemde başladı diyebiliriz. Ne var ki hikâyede uydurmaların yanında tarihî açıdan da tutarsızlıklar vardır. Bu tutarsızlıklara örnek vermemiz mümkün mü? İlk olarak şuradan başlayalım: İskenderiye Kütüphanesinin kurulduğu dönemde kitaplar genellikle ateşe dayanıklı parşömenler üzerine yazılıyordu. Ayrıca hamamların altı ay boyunca kitaplarla ısıtıldığı iddiası saçmadır. Çünkü kabaca bir hesapla dört bin hamamın o kadar süre ısıtılması için bahsedilen kitap sayısı komiktir. Bir diğer çelişki de şudur: Kitapların yakılmasına itiraz ettiği ileri sürülen Yahya en-Nahvî, hadiseden nerdeyse yüz sene önce yaşamış bir kişidir. İlgi çeken bir husus da bu iddianın yer aldığı kitabın Arapça ve İbranice orijinali ile kısaltılmış Süryanice nüshasına bakıldığında bu Yahya en-Nahvî’nin itirazı meselesi yer almaz. Sanki birileri kitaba bu ifadeleri sonradan eklemiş. Yani anlaşıldığı üzere iddiaların maksadı, hem Hz. Ömer radıyallahu anhûyu hem onun şahsında İslâm’ı lekelemek, müslümanların daha en başından bilime karşı oldukları intibaını uyandırmaktır. Peki, İskenderiye Kütüphanesi gerçekte ne zaman ve nasıl yok edildi? Daha da önemlisi, bu kadar önemli bir eseri kimler yaktı, yıktı? Hemen söyleyelim, İskenderiye Kütüphanesi’ni yakıp yıkanlar, bu kütüphaneyi müslümanların yıktığını iddia edenlerin bizzat kendileridir. Milattan sonra 391 yılında Bizans İmparatorluğu’nun Mısır valisi, İskenderiye’de Mısır’ın eski putperest inançlarına ait Osiris Tapınağı’nın yerine bir kilise inşa edilmesi için arsayı kendi dindaşlarına verdi. Hemen bir kilise yapmak için kolları sıvayan hıristiyanlar, temel kazısı yaparken eski pagan inancına ait bir taş buldular. Bu taş hıristiyanlar arasında alay konusu oldu. Fakat şehirde hiç de azımsanmayacak bir sayıda putperest topluluk vardı ve inançlarıyla dalga geçilmesi onları fena halde kızdırdı. Sonunda beklenen oldu ve iki grup arasında büyük bir çatışma çıktı. İnsanlar kılıçtan geçirildi, kütüphanenin olduğu bölge de yerle bir edildi. Bütün bu karışıklık üzerine Bizans İmparatoru, Mısır valisine eski dinin diğer şehirlere nispetle neden İskenderiye’de bu kadar canlı olduğunu sordu. Vali sebep olarak İskenderiye Kütüphanesi’ndeki eski putperest kültürü devam ettiren kitapları gösterdi. İmparator da bu bilgiye dayanarak kütüphanenin ve içindeki kitapların hepsinin yok edilmesi emrini verdi. İşte İskenderiye Kütüphanesi’nin gerçek yok oluş hikâyesi budur. Yani İskenderiye Kütüphanesi’nin yakılmasının müslümanlarla hiçbir ilgisi yok? Bunun böyle olduğunu bugün bütün Batılı akademisyenler de kabul ediyor. Tarihî kaynaklara baktığınız zaman ne İslâm dünyası, ne kilise ne Bizans ne de yahudi literatürü bu konudan bahsetmez. Eğer iddialar doğru olsaydı bu kaynakların en az birkaçında bu kadar önemli bir mesele göz ardı edilmez, mutlaka bahsedilirdi. Bu konu hakkında bir makale kaleme alan son dönemin önemli Batılı tarihçilerinden Bernard Lewis, kütüphanenin çok daha önce yakıldığını, müslümanlar tarafından yakıldığı söylentisinin efsaneden başka bir şey olmadığını açıkça belirtir. Ayrıca Lewis, konu hakkında yaptığı araştırmaların sonucunda İskenderiye Kütüphanesi’nin müslümanlarca yakıldığı iftirasını son derece itibarlı başka Batılı bilim adamlarının da reddettiği gerçeğine ulaşır. Mesela bunlar arasında Hollandalı oryantalistlerin hazırladığı İslâm Ansiklopedisi’ne “İskenderiye” maddesini yazan Rruvon Guest de vardır. Mısırlı tarihçi Hasan İbrahim Hasan, Türk müelliflerden Tahir Harimi, Mehmed Mansur, Ahmed Rıza, Adnan Adıvar, Arslan Terzioğlu, Süheyl Ünver ve Hilmi Ziya Ülken de kütüphanenin müslümanlar tarafından değil, çok daha önceden yakıldığını kaynaklarıyla izah ederler. Özellikle Arslan Terzioğlu’nun İskenderiye Kütüphanesi Müslümanlar Tarafından Yakılmamıştır ve Âdem Apak’ın İskenderiye Kütüphanesi’nin Akıbeti Üzerine Değerlendirmeler başlıklı makaleleri konu hakkında doyurucu bilgiler içerir. Meselenin bir başka boyutu ise Haçlı seferleri sırasında müslümanları kötülemek amacıyla bu iddiaların uydurulmuş olabileceği ihtimalidir. Bundan başka, bazı Batılı bilim adamları da kütüphanenin Milattan önce 47 yılında Sezar’ın şehri tahribi sırasında yandığının kesinlikle bilindiğini ifade ederler. Ama netice olarak İskenderiye Kütüphanesi’nin yıkılması, içindeki kitapların yakılması konusunda müslümanları suçlayacak bir tek tarihî kanıt yoktur. Zaten kanıt diye ortaya atılanların da ne kadar çelişkili ve tutarsız ifadeler barındırdığını anlattık.
Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy