13. yüzyılın büyük âlimlerinden, Şazeliyye tarikatı mürşidlerinden İbn Atâullah el-İskenderî kuddise sirruh “Tâcü’l-Arûs: Hikmet Tacı” adlı kitabında şöyle der:
“Ey Ali! Elbiselerini kirden temiz tut ki her anında Allah Tealâ’nın yardımıyla korunasın.
– Benim elbiselerim nelerdir? diye sordum.
– Allah Tealâ sana önce O’nu tanıma elbisesi, sonra da sırayla tevhid elbisesi, muhabbet elbisesi, iman ve İslâm elbisesi giydirdi. Kim Rabbi’ni tanırsa, onun nazarında her şey küçük olur. Kim Cenab-ı Hakk’ı severse, her şey ona kolay gelir. Kim Allah Tealâ’yı tek bilirse O’na hiçbir şeyi ortak koşamaz. Kim O’na iman ederse her şeyden emin olur. Kim de Rabbine teslim olursa O’na karşı olan isyanı azalır. O’na isyan ettiğinde de tevbe edip özür diler. Böyle yapınca da özrü kabul edilir.”
Şeyh Ebü’l-Hasan devamında şöyle der:
“Bunun üzerine ben, Allah Tealâ’nın ‘Elbiseni temiz tut’ (Müddessir 4) ayet-i celilesini hatırladım.”
Ey hayatından habersiz olan kişi! Sen, dünyadaki en lezzetli şey olan Allah Tealâ’ya niyaz ve O’nun kelâmına muhatap olma hazzını tatmadan buradan göçüp gidiyorsun. Geceyi bir ölü olarak karşılıyorsun. Eğer uykunu başından savıp kalkabilirsen Cenab-ı Hak’tan yardım iste ve şöyle de:
“Ey Allah’ın melekleri! Ey Rabbimin elçileri! Âriflerin, Allah Tealâ’ya yakarışla elde ettikleri haz ve hâlis muhabbet gibi bir ganimeti elimden kaçırdım.”