Aramak

NASIHATLER

Uzun Vadeli Planlar

17. yüzyılın sufî âlimlerinden Abdullah b. Alevî el-Haddâd kuddise sırruhû “Dinî Nasihatler” adlı kitabında şöyle der:

Ey itaatkâr mümin! Rabbine ibadetinde sebat üzere kal; ibadetlerini çoğalt, sabırlı ve ihlâslı ol. Rabbinle buluşup da seni razı edeceği, senden razı olacağı, seni cennetine yerleştireceği güne kadar buna devam et. Ayet-i celilede buyurulmuştur ki:

“Takva sahiplerine vaadolunan cennetin özelliği (şudur): Onun zemininden ırmaklar akar. Yemişleri ve gölgesi süreklidir. İşte bu, (kötülüklerden) sakınanların (mutlu) sonudur. Kâfirlerin sonu ise ateştir.” (Ra’d 35)

Ey günahkâr mümin! Günahlardan sakın; ölüm sana gelmeden evvel tevbe et ki Rabbinin huzuruna kirli olarak çıkma. Yoksa Allah Tealâ’nın buyurduğu şu kişi gibi olursun:

“Şurası muhakkak ki, kim Rabbine günahkâr olarak varırsa cehennem sırf onun içindir. Orada ne ölür ne de yaşar!”(Tâhâ 74)

Günahlarından tevbe etmekte acele etmezsen, Cenab-ı Hakk’ın sana azaplarından birini göndermeyeceğinden emin olma. Çünkü Rabbine isyan edenler herhangi bir vakitte O’nun azabına uğrarlar. Allah Tealâ’nın şu sözünü işitmiyor musun:

“Kötülük tuzakları kuranlar, Allah’ın kendilerini yere geçirmeyeceğinden veya kendilerine bilemeyecekleri bir yerden azabın gelmeyeceğinden; onlar dönüp dolaşırlarken Allah’ın kendilerini yakalamayacağından emin mi oldular? Onlar (Allah’ı) âciz bırakacak değillerdir. Yoksa Allah’ın kendilerini yavaş yavaş tüketerek cezalandırmayacağından (emin mi oldular)? Kuşkusuz Rabbin çok şefkatli, pek merhametlidir.”(Nahl 45-47)

Kardeşlerim! Bilin ki insana en çok zarar veren şeylerden biri uzun vadeli hesaplar yani uzun emeldir. Selef-i sâlihîn şöyle demiştir: “Kimin emeli uzarsa, ameli de kötü olur.” Çünkü uzun emel kişiyi dünya hırsına sevkeder. Gece gündüz emeli için düşünür, çabalar. Dünyaya kapılmak bazen kalple olur, bazen de zâhiren... Sonunda insan kalbi ve bedeni ile değersiz işlerde boğulur. Böylece ahireti unutur, mâsivâ ile meşgul olur, ameli geçiktirir. Dünya işlerini hemen ve ciddiyetle, ahiret işlerini ise erteleyerek ve gevşeklikle yapmaya başlar. Halbuki insana gereken bunun tam tersini yapmasıdır. Bekâ evi ve asıl ikamet yeri olan ahirete çalışmasıdır.

Dünya geçicidir; bir yerden bir yere taşınma yurdudur. İnsan kısa bir zaman sonra orayı bırakır, ahirete göç eder. Kişi dünyayı talep etmekle, ona karşı hırslı olmakla emredilmemiştir. Aksine, bu durum Allah Tealâ’nın Kitabı’nda ve Rasulullah aleyhissalâtu vesselamın sünnetinde yasaklanmıştır.

Kişi, kendisi için takdir edilmiş nasibi muhakkak alacaktır. Fakat uzun emel sahibi olunca dünyaya hırslı, ahirete ihmalkâr olmaya başlar. Hatta öyle bir duruma gelir ki ölüm neredeyse aklından bile geçmez. Gerçek vatanı için sâlih amellere gayret etmez, sanki eceli kendi elindeymiş gibi dünya işlerini bitirdikten sonra ölüm için hazırlanmayı düşünür.

İşte bütün bu kötü haller uzun emelin bereketsizliğindendir. Yüce Mevlâ bize ve size merhamet etsin.

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy