Aramak

Nasihatler

Cübbe, Sarık ve Sufîlik

12. yüzyılın meşhur sûfi âlimi, Rifâiyye tarikatının pîri Ahmed er-Rıfâî kuddise sırruhû “el-Burhânü’l-Müeyyed” adlı kitabında şu nasihatlerde bulunur:

Ârifler şöyle demiştir:

Zühd, kısa emel sahibi olmaktır; yoksa lezzetsiz şeyler yemek ve değersiz elbiseler giymek değil.

Cenab-ı Hak, dünyada zâhid olanın kalbine hikmet fidanı dikecek bir melek görevlendirir. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulmuştur:

“İşte ahiret yurdu! Onu yeryüzünde haksız üstünlük kurmak ve bozgunculuk çıkarmak istemeyenler için hazırlamış bulunuyoruz. İyi son, Allah’a karşı gelmekten sakınanlarındır.” (Kasas 83).

Allah Tealâ bütün hayrı bir eve koymuş, anahtarını da takva kılmıştır. Nitekim O şöyle buyurmuştur:

“Erkek olsun kadın olsun, kim inanmış bir insan olarak dünya ve ahirete yararlı işler yaparsa, kesinlikle ona güzel bir hayat yaşatacağız.” (Nahl 97)

Kardeşler! Sizi dünyadan ve Allah Tealâ’dan başkaya yönelmekten sakındırırım. Çünkü iş zor. Hüküm veren Cenab-ı Hak her şeyi görüyor. Boş işlerden, gafletten, kalbini mahlûkata yöneltmekten ve bid’atlardan sakının. Muradınızı mâsivâyı terk etmekle elde etmeye çalışın. Mâsivâyı terk eden her şeyi elde etmiş olur. Mâsivâyı isteyen ise her şeyini kaybeder.

Peşinden koşarak kazanmayı arzuladıklarınızı, ancak onlardan yüz çevirerek elde edebilirsiniz. Matlubunuz Cenab-ı Hak olsun. Böyle olunca bütün maksatlarınıza kavuşursunuz. Allah Tealâ’nın rızasını elde eden, her şeyi elde etmiş olur. O’nun rızasını kaybeden de her şeyi kaybetmiş olur. Allah aşkına, bu anlayış size uğrar mı? Görün artık; nefsinin ve yaratılmışların köleliğinden kurtulan, kibrini yok eden, cehaletin bağından kurtulmuş olur.

Sufîlik zannettiğiniz gibi cübbeyle, sarıkla, kıymetsiz elbise ile olmaz. Sufîlik, hüzün cübbesi, doğruluk sarığı ve tevekkül elbisesi kuşanarak olur.

Bildiğiniz gibi ârifin zâhiri şeriatın şimşeklerinden, bâtını da muhabbetin ateşinden ayrılmaz. Sufî emirleri yerine getirir, yoldan ayrılmaz. Kalbi aşk közleri üzerinde döner. Onun aşkı iman, duruşu da emirlere karşı boyun eğmektir.

Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuştur:

“İhsan, Allah’ı görüyor gibi O’na ibadet etmendir. Sen O’nu görmüyorsan da O seni görüyor.” (Buhârî, İman 37; Müslim, İman 1). İhsan, Allah Tealâ’yı görüyormuş gibi huzurunda durmamızı gerekli kılmıştır. Şüphesiz O’na hiçbir şey gizli kalmaz.

Gerçek kulluk teslim olmaktır. Sufî nefsini müdafaa etmeye çalışırsa yorulur. Fakat işlerini Mevlâsı’na havale ederse arkasında kimse olmasa da ona yardım ulaşır.

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy