Ömür sermayesi hızla tükeniyor, takvim yapraklarının tükendiği gibi. Önümüzde kaç yılın, kaç ayın, kaç günün kaldığını bilmeden bir yılı daha geride bıraktık. Geçen yıl aramızda olup şimdi kabir hayatında olan yakınlarımız, eşimiz, dostumuz, bize bir hakikati hatırlatıyor: Allah’tan geldik, yine O’na dönmekteyiz.
Nasıl ki ticarî işlerimize dair muhasebe tutuyor, gelir giderimizi takip ediyor, kâr zarar hesabı yapıyoruz; aynı şekilde imanımız, ibadetlerimiz, kulluğumuz ve ebedî yurdumuz olan ahiret için de ciddi bir muhasebe içerisinde olmalıyız. Dünyada yapıp ettiklerimizin ahirette karşımıza çıkacağını unutmamalıyız. Bu hakikat Kur’an-ı Kerim’de mealen şöyle hatırlatılır: “Yapmakta olduğunuz şeylerden mutlaka sorguya çekileceksiniz.” (Nahl 93)
Akıl nimetine sahip olan insanoğlu, sadece dünyaya ait kâr ve zararını hesap etmekle mesuliyetten kurtulamaz. Asıl olan, ahiret hayatının kâr ve zararını hesap edip dünyada iken hazırlık yapmaktır. Yüce Mevlâ, iman eden kullarını bu hazırlığa şöyle davet ediyor: “Ey iman edenler! Allah’tan gereği gibi sakının ve herkes yarın için önceden ne göndermiş olduğuna baksın. Allah’tan gereği gibi sakının. Şüphesiz Allah yaptıklarınızdan tamamen haberdardır.” (Haşr 18)
Allah Rasulü sallallahu aleyhi vesellem ise bu ayeti tefsir edercesine akıllı olmanın kemâl yani tam halini şöyle tarif ediyor:
“Müminlerin en akıllı olanı, ölümü çok hatırlayan ve ölümden sonrası için hazırlık yapandır.” (İbn Mâce, Zühd 31)
Kur’an-ı Kerim’deki birçok ayet-i kerime ahirette herkesin hesaba çekileceğinden, peygamberler dâhil, hiç kimsenin hesaptan muaf olmayacağından ve herkese hak ettiği karşılığın verileceğini bildirerek müminleri ikaz etmektedir:
- “Yakında sizi de hesaba çekeceğiz ey cinler ve insanlar!” (Rahmân 31)
- “Elbette kendilerine peygamber gönderilen kimseleri de, gönderilen peygamberleri de mutlaka sorguya çekeceğiz.” (A‘râf 6)
- “Bugün herkese kazandığının karşılığı verilir. Bugün asla zulüm yoktur. Şüphesiz Allah hesabı çabuk görendir.” (Mü’min 17)
Hesabı unutanlar
Gafil insan dünya hayatının hiç bitmeyeceğini zanneder. İçinde bulunduğu gaflet uykusu ayetlerden, hadislerden, ölüp gidenlerden ibret almasına engel olur. Halbuki Yüce Mevlâ dünyanın geçiciliğini şu misalle haber vermektedir:
“Onlara dünya hayatının örneğini ver: (Dünya hayatı) gökten indirdiğimiz yağmur gibidir ki, onun sebebiyle yeryüzünün bitkileri boy verip birbirine karışır. Fakat bütün bu canlılık, sonunda rüzgârın savurduğu kuru bir çer çöpe döner. Allah her şey üzerinde kudret sahibidir.” (Kehf 45)
Gafil insan, bir gün yaptıklarından hesaba çekileceğini bilse bile bu hesabın çok çok sonra vuku bulacağını düşünerek şeytanın fısıltılarına ve boş vaatlerine aldanır. Oysa Allah Tealâ hesabın çok yakın olduğunu haber vermektedir: “İnsanların hesaba çekilmeleri yaklaştı. Hâlbuki onlar gaflet içinde yüz çevirmekteler.” (Enbiyâ 1)
“Sizi boşuna yarattığımızı ve bize tekrar döndürülmeyeceğinizi mi sandınız?” (Mü’minûn 115)
Dünya hayatını bir gölgeliğe benzeten Allah Rasulü sallallahu aleyhi vesellem (Tirmizî, Zühd, 44), kıyamet günü kişinin şu hususlardan sorguya çekileceğini haber verir:
“Kıyamet günü âdemoğlu şu beş şeyden hesaba çekilmedikçe bırakılmayacaktır. Ömrünü nerede tükettiğinden, gençliğini nerede geçirdiğinden, malını nereden kazanıp nerede harcadığından, ilmi ile amel edip etmediğinden...” (Tirmizî, Kıyâmet, 1)
Bunca uyarılara rağmen kendini hesaba çekmekten, nefs muhasebesi yapmaktan insanı alıkoyan nedir? Buna pek çok sebep gösterilebilir. Fakat en temel sebep gaflettir. “Unutmak” anlamına gelen gaflet bütün şerlerin kapısıdır. Kişi Rabbini unutunca nefsiyle baş başa kalır. Rabbini unutan ahireti de unutur, hesabı da... Gafletin ilacı zikirdir. Zikir ise hatırlamaktır. Yüce Mevlâ’yı fark ederek yaşamaktır.
Hesap bilinci
Hesaba çekilmeden önce kendini hesaba çekmektir.
Hesabı unutmadan yaşamanın en belirgin alameti namazdır. En az beş kez Âlemlerin Rabbi’nin huzuruna çıkıp hesaba hazırlıktır namaz. Fâtiha suresini her okuduğumuzda, “Âlemlerin Rabbi’ne hamdolsun. O rahman ve rahîmdir. Din (ceza/hesap) gününün sahibidir.” diyerek kulluk bilincini ve hesap şuurunu diri tutmaktır namaz. Nitekim Allah Rasulü sallallahu aleyhi vesellem, kıyamet günü kulun ilk hesaba çekileceği amel olarak namazı söyler:
“Kıyamet günü kulun hesaba çekileceği ilk ameli namazıdır. Eğer namazı doğru ve güzel ise kurtulmuştur. Eğer eksik ve yanlış ise ziyan etmiş, hüsrana uğramıştır.” (Tirmizî, Salât, 305)
Hesap gününü unutan kişi, nefs muhasebesi de yapamaz, kendisini hesaba da çekemez. Allah muhafaza buyursun, bu unutkanlık kişiyi hak yoldan ayırır, delâlete düşürürse ahirette azaba uğrayanlardan olur:
“Allah’ın yolundan sapanlar için hesap gününü unutmaları sebebiyle şiddetli bir azap vardır.” (Sâd 26)
Hz. İbrahim aleyhisselamın duasıyla Rabbimize sığınıyoruz: “Rabbimiz! Hesap görülecek günde beni, ana-babamı ve inananları bağışla.” (İbrâhîm 41)