Aramak

O’nun Huzurunda

Medine-i Münevvere... İslâm’ın nurlu şehri. Bu şehir Fahr-i Kâinat Efendimiz s.a.v.’i, Ehl-i Beyt’i ve binlerce sahabiyi ağırlıyor. Böyle olunca Medine-i Münevvere’ye yolculuğun, orada bulunmanın altın kuralı edeptir. Onların kendisi değil kabirleri orada, deyip geçmek mümkün değil. Çünkü Allah Rasulü s.a.v. “Beni vefatımdan sonra ziyaret eden hayatımda ziyaret etmiş gibidir.” buyurmuştur.
Edeple yapılan ziyaret, imanı takviye eder, tatlandırır, takvayı artırır, Allah Rasulü s.a.v. ile irtibatı kuvvetlendirir. Bu konuda ecdadımızın Medine’ye ihtiramından dersler çıkarmalıyız. Osmanlı Devleti dört asır boyunca bu beldelerin idareciliğini yaparken en üst seviyede edebe riayet ediyordu. Anlatıldığına göre, bir hutbe esnasında hatibin Yavuz Sultan Selim hakkında  “Hâkimü’l-Harameyn: Mekke ve Medine’nin hükümdarı” demesi bizatihi Sultan Yavuz tarafından düzeltilmişti: – Hâşâ! Hâkimü’l-Harameyn değil, “Hâdimü’l-harameyn! (Harameyn’in hükümdarı değil, hizmetkârı). Bu, sadece devletin üst yöneticilerinin değil bütün ümmetin Harameyn anlayışıydı. Sultanın bu sözdeki ihlâsı öyle yüksek olmalı ki, beş yüz yıl sonra Mescid-i Nebevî’de tanıştığımız Afrikalı bir müslüman, yanımızdan gür bir sesle “Hâdimü’l-Harameyn, Hâdimü’l-Harameyn” diyerek uzaklaşıyordu. O rahatsız olmasın diye Hizmetkâr, efendisini rahatsız etmekten çekinir. Ecdadımız da Haremeyn’in hâdimi olma edebiyle Rasulullah s.a.v.’in ruh-i saadetlerini rahatsız etmemek için büyük hassasiyet göstermiştir. Bunun en ince örneklerinden birisi Mescid-i Nebevî’de yapılan tadilatlarda çekiçlerin ucuna -gürültüyü engellemek için- keçe sarılmasıdır. Yine Merhum Sultan ll. Abdülhamid, Hicaz demiryolunu aynı hassasiyetle Medine dışından geçirmiştir. Üstelik bununla yetinmeyip rayların altına keçe döşetmiştir ki, tren geçerken olabildiğince az gürültü çıksın. Bu örneklerdan yola çıkarak ümmet olarak bugünkü halimizi sorgulamak yerinde olur. Mescid-i Nebevi’deki yeşil halıyı hepimiz duymuşuzdur. Burası Hane-i Saadet ile minber arasında kalan, Efendimiz’in “cennet bahçesi” diye övdüğü yerdir. Mescid-i Nebevî halısı kırmızı renkte iken bu kısmın halısı, belli olması için yeşil renktedir. Buranın tek fazileti, “cennet bahçesi” olarak tavsif edilmesi değildir. Ayrıca Allah Rasulü’nün yanı başıdır, dizinin dibi gibidir. Bu nedenle müminler buraya girmek, burada namaz kılmak için yarışırlar. Burada her türlü dünyevî duygu ve düşünceden uzak, huşu ile dua etmeli, şefaat istemeli, Allah’a yönelmelidir. Yine ecdadımızdan misal verecek olursak, Mescid-i Nebevî’nin tamirinde kullanılacak malzemelere de özen gösterir, dikkat ederlermiş. Anadolu’dan gönderilen mermerler yeşil ipeklere sarılır, Kur’an okunarak, tekbir ve salâvatlarla Mescid-i Nebevî’ye kadar götürülür, tazimle yerine konulurmuş. Rehberlerin önemi Mübarek beldelere giden misafirlerin edebe riayet etmelerinde rehberlere büyük görev düşüyor. Hem ziyaret öncesinde hem de ziyaret esnasında rehberler  öğretiyorlar, gösteriyorlar.  Mescid-i Nebevî’nin önünde, Cennetü’l-Bâkî’de, Kuba Mescidi’nde, Uhud’da toplanan kalabalıklar görüyoruz. Bir taraftaki grupta herkesin elleri hürmetle bağlı, edeple boyunlar eğilmiş, dillerinde salât ü selam ve dualar var. Rasulullah s.a.v.’e olan edep ve muhabbetlerine gıpta ediyoruz. Bu hususta aynı derecede özen göstermeyen gruplar da yok değil. Anlıyoruz ki iş büyük ölçüde rehberlere bağlı. Kâfi derecede bilgi sahibi olmayan müminler istemeden de olsa edebe mugayir davranabiliyorlar. Bir başka misafirlik İzlenimlerden, tecrübelerden ders almak gerekiyor. Kişinin maddi manevi birçok fedakârlık göstererek oralara kadar gidip eli boş dönmesi ne kadar acı olur! Seyahatlerde hayâ timsali kardeşler görüyoruz. Uçak Medine’ye yaklaştığında yukarıdan bakmaktan hayâ ederek uçağın bir an önce inmesini dileyenleri görüyoruz. Medine’yi heyecanla izleyen, kıpır kıpır yürekleri de... Medine’de kaldığı sürede her adımında “Buralarda Rasulullah s.a.v. yürümüştür.” diyerek her an edep halinde olmaya çalışan kardeşlerimizi de gördük. Mescid-i Nebevî’nin ayakkabı ve terlikle yürünen kısımlarında “Ben Rasulullah’ın mescidinde ayağımda terlikle dolaşamam.” diyene de şahit olduk. Hele bir genç vardı. Geldiğinde Mescid’e gitti. Otele çok kısa uğrar, ihtiyaç miktarı kalır, Mescid’e dönerdi. Otele hiç gelmediği gün de oldu. Mescid’de yedi, Mescid’de yattı. Efendimiz s.a.v.’in yanından hiç ayrılmadı. Anlatıldığına göre, Gavs-ı Sâni hazretlerine bir alim gelir: “Efendim, müsaadeniz olursa Medine’ye taşınayım. Ömrümün son demlerini Rasulullah’a komşu olarak geçireyim.” der. Gavs-ı Sâni k.s.: “Orada bir kediye bile pist diyemezsin, yapabilir misin, bunu göze alabiliyor musun?” diye sorar. Bu müthiş incelik karşısında hayrete düşen zat “Efendim, oradayken kendi çocuğuma da mı kızamam?” diye sorar. “Evet, bir kediye bile pist diyemezsin!” cevabını alır. Bu feyizli mekanlar işte böyle bir hassasiyetle ziyaret edilmelidir. Zira edeple gelenler hep lütufla döndüler. Allah Tealâ bizlere de Medine-i Münevvere’yi edeple ziyaret nasip eylesin. [box type="shadow"]Peygamber Mescidi’nde Hatim Osmanlı’nın son yüzyılında yaşamış Allah dostlarından Hüseyin Vassaf k.s., Hicaz Hatıratı’nda anlatıyor: “Harem-i Şerif’e (Ravza) her dahil oluşta bir başka zevk buldum. Zevk tekerrür etmez, birbirine benzemez idi. Burada her kul bir tecelliye mazhar olur. Herkesin zevki başkadır. Evliyaullahın büyüklerinden İsmail Hakkı Bursevî k.s. buyurur ki, ‘Şimdiye kadar gelen ve şimdiden sonra gelecek olan insanların burada zevki birbirine benzemez. Ve her insan her ziyarette başka bir manevi zevk bulur. Bu mukaddes mekan manevi zevklerin kaynağıdır.’ İkindi namazının edasından sonra ikamet yerimize gelip acele yemek yiyip hemen Harem-i Şerif’e geldim. Bir köşeye çekildim. Saadetli kubbe ve güzel kokulu hücreye bakıp gönlüm rahatladı, inşirah buldum. Bu gece huzur-ı saadette hatm-i şerif indirecektim. Kur’an tilaveti ile meşgul olup akşam namazının eda vaktine kadar Fîl suresine kadar geldim. Namazı kıldıktan sonra bir köşeye çekildim. Hatm-i şerif indirdim. Can u gönülden dua edip gönülleri fetheyleyen Rasul-i Ekrem s.a.v.’e hediye eyledim.”[/box]
Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy