İsmail Hakkı Bursevî rh.a.’in İmanın Şubeleri isimli eserine göre imanın yetmiş yedi şubesi vardır. Bunların hepsine iman etmek farzdır. İnkâr eden farzı terk etmiş olur. Bunlardan sekiz haslet üzerinde duralım:
- Birinci haslet: Mal sevgisinden kurtulup, kalben alakayı kesmek... Mala duyulan muhabbet Allah Tealâ’ya olan muhabbete engeldir. Evet; mal ihtiyaçların giderilmesine vesiledir. Yemek içmek, giyinmek, ev ve binek sahibi olmak, çocukların tahsilini karşılamak gibi şeyler de birer ihtiyaçtır. Malsız yaşamak miskinliktir. Mümin ise zillet ve miskinliğe girmez. Tabiatıyla mala ihtiyaç duyulur. Fakat bununla beraber nefsin bir de süflî karakteri vardır. Bu sebeple onun meylettiği şeylerden kalbi arındırmak imanın şubesinden olmuştur. Doğrusu malı dağıtıp saçmak değil, mal sevgisini maldan ayırmak ve kalbi de malı da Allah Tealâ’nın yolunda tutmak gerekir.
- İkinci haslet: Şöhretten ve başkalarına üstünlük kurmaktan sakınmak... İnsan kâmil bir kişi olmak isteyebilir fakat bunu gösteriş, prestij, itibar için istememelidir. İnsanın izzetini Allah Tealâ verir. O’nun katında olan izzet ebedî, halkın nazarındaki ise geçicidir. Gelip geçici saltanat için izzet istemek beyhude bir çabadır. Şöhret ise afettir. Bu yolda en güçlü mesele nefsi kırmaktır. Bir sûfinin nefsini alçaltması, Allah Tealâ’ya binlerce nafile ibadetten daha yakın bir haldir.
- Üçüncü haslet: Kindarlıktan vazgeçmek... Kindarlık ve intikam hissi imana zarar verir. Affetmek, hoş görmek, Ümmet-i Muhammed’e merhamet etmek kemalâta vesiledir. Ehl-i sünnet itikadınca, intikama layık kimseden bile intikam almamalıdır. Çünkü Allah Tealâ o kimseden intikam almaya kâdirdir. Onun için işleri Allah’a havale etmelidir. Kim dünyada bir kulun ayıbını örterse Cenab-ı Hak da mahşerde onun yüz bin ayıbını örter. Kim başkasının günahını ortaya çıkarırsa, Allah Tealâ da mahşerde günahlarıyla onu rezil eder.
- Dördüncü haslet: Haset etmemek. Haset, başkasına verilen nimete bakıp, rahatsızlık duyarak o malın olmamasını dilemektir. Bu ise Allah Tealâ’nın taksimine isyan olur.
- Beşinci haslet: Riyadan sakınmak... Ameli başkalarını düşünerek, Allah Tealâ için yapmayı göz ardı edip ihlâsı terk etmek riyadır. Bu halden kurtulmak zordur. Çünkü insan başkalarının övgüsünü almayı sevdiğinden kolayca riyaya girebilir. Oysa her işi Allah Tealâ için yapmak gerekir.
- Altıncı haslet: Nifaktan ve münafıklıktan sakınmak... Nifak iki yönlüdür. Birincisi şer’î ve imanî nifaktır. Bu, bir kimsenin imanını dışa vurmayıp gizlediği gibi kalbindeki küfrünü de gizlemesi halidir. Diğeri amelî ve örfî nifaktır. Yalan söylemek, ahdine vefa göstermemek, emanete hıyanet etmek, kullara merhamet etmemek, öfkelenmek ve kin gütmek gibi haller bu nifakın alâmetleridir. Bunlar imana zarar verir. Halkın arasında nice kâmil zannedilenler vardır ki, gizli nifak içindedirler.
- Yedinci haslet: Ucubdan korunmak... Ucub, kendini beğenmektir. Bir mertebeye layık değilken kendini beğenip lâyık görmek ucubdur. İnsanın ucba düşmeden, Rabbi’nden bu hale düşmemeyi istemesi muvaffakiyettir.
- Sekizinci haslet: Kibirden korunmak... Kibir, kişinin kendisini başkasından büyük görmesi, nefsini olduğundan fazla yükseltmesi, Hakk’ı ve hakikati inkâr etmesidir. Firavunun hali buna misaldir. Kureyşlilerin İslâmiyet’e ve Allah Rasulü s.a.v.’e karşı çıkmaları bundandır. Bir kimsede kibir olursa baş olma isteği artar, kulluk bilinci ve tevazusu kaybolur. Tevazu müminin silahı ve kemalâtıdır.
Cenâb-ı Hak hepimizi bu saydığımız kötü hasletlerden muhafaza buyursun. Âmin...