Aramak

Takvim Nisan 2022

Hoş Geldin Ey Şehr-i Ramazan

Her yıl bahar mevsimi gibi gelen Ramazan-ı Şerifle birlikte, imanla itminan bulan gönüller huzurla dolar, ruhlarımız adeta yeniden hayat bulur. Çünkü dikkatler beden yoğunluğundan ayrılır, ruhaniyetin daima aradığı, talep ettiği sonsuzluğa yönelir. Bu mübarek ay teravih namazlarıyla, sahur bereketiyle, Kur’an-ı Kerim tilavetleriyle, hatimlerle, teheccüd namazlarıyla, iftar heyecanıyla dünya telaşında savrulup giden hayatımıza köklü bir müdahalede bulunur. Dünyaya ara verdirip Cenâb-ı Hakk’a yöneltir.

Ramazan orucu müminlerin kurtuluşuna vesiledir. Allah Rasulü aleyhissalâtu vesselam Efendimiz şöyle buyurmuştur: “Azîz ve Celîl olan Allah buyurdu ki: ‘Oruç hariç, insanın her ameli kendisi içindir. Oruç ise benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim.’ Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet birisi ona söver ya da çatarsa ‘Ben oruçluyum!’ desin. Muhammed’in nefsi kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzeldir. Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır: Biri iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbi’ne kavuştuğu andır.” (Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyam 163)

İki özel ay olan Receb ve Şaban ile hazırlandığımız bu rahmet ayında tuttuğumuz ve tutacağımız oruçlarla hem fert hem de ümmet olarak arınmaya ve büyük bir ihyâya kapı aralıyoruz. Şu hadis-i şerif Ramazan orucundaki büyük ihsanların en açık delilidir: “Oruçlunun uykusu ibadet, susması tesbihtir. Amellerinin karşılığı kendisine kat kat fazlasıyla verilir. Onun duaları makbul, günahları mağfurdur.” (Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr. 23562)

Âlimlerimizin naklettiğine göre Sahabe-i Kiram Efendilerimiz, altı ay öncesinden Allah Teâlâ’ya kendilerini Ramazan ayına ulaştırması için dua ederler, kalan diğer altı ayında ise oruçlarının kabul edilmesi için yakarırlardı. Orucun müminlere farz olduğunu bildiren ayet-i kerimede Hak Teâlâ mealen şöyle buyurur: “Ey iman edenler! Oruç sizden önceki ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki sakınırsınız.” (Bakara 183)

Ebû Hüreyre radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Her kim inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek Ramazan ayını oruçla geçirirse geçmiş günahları bağışlanır.” (Buhârî, İmân 27; Müslim, Müsâfirîn 25)

Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin ashabından bazılarına rüyalarında Kadir gecesinin Ramazan ayının son yedi gecesinde olduğu gösterilmiş ve bu durumu Resûlullah sallallahu aleyhi veselleme söylemişlerdi. Bunun üzerine O şöyle buyurdu: “Rüyalarınızın Ramazan ayının son yedi gecesinde birleştiğini görüyorum. O halde kim Kadir gecesini arayacak olursa Ramazan ayının son yedi gecesinde arasın.” (Buhârî, Leyletü’l-Kadr 2; Müslim, Sıyâm 40)

Fıtır Sadakası

Asr-ı Saadet’te sahabi efendilerimiz bayrama infakla, ikramla, sadakayla hazırlanırdı. Böylece bayram ihsanlarla, yardımlarla karşılanırdı.

Sadaka kavramının aslı, “samimi bağlılık” anlamına gelen “sıdk”tır. Müslümanın Cenâb-ı Hakk’ın emrine uymada gösterdiği sadakati ifade etmek için “sadaka” denmiştir. Bu yönüyle sadaka Allah Teâlâ’ya, O’nunla yapılan iman akdine sadakatle bağlı olmayı ifade eder.

Sadaka, en geniş anlamıyla Allah Teâlâ’nın rızası için yapılan her iyilik, verilen ve harcanan her şeydir. Pek çok vacip ve nafile ibadeti, sâlih ameli içerisinde barındırır. Ramazan ayında verilen fıtır sadakası da orucun kabulüne, ölüm sekeratından ve kabir azabından kurtuluşa bir vesiledir. Allah Resûlü aleyhissalâtu vesselam Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmuştur: “Ramazan orucu yeryüzü ve gök arasında asılıdır ve Allah Teâlâ’ya ancak fıtır sadakasıyla yükselir.” (Ali el- Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, nr. 23687)

Kutlu Bir Gece

Şurası muhakkak ki Yüce Mevlâ’nın yarattığı her şeyin bir değeri, hikmeti ve önemi vardır. Zaman da böyledir. Fakat zamanın akışı içinde bazı bölümler daha faziletli ve üstün kılınmıştır. İbadet mevsimi, kurtuluş vesilesi, mağfiret günleri olan Ramazan ayında da böyle çok kıymetli bir gece vardır ki Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle bin aydan daha hayırlıdır. Allah Teâlâ mealen şöyle buyurur: “Biz Kur’an-ı Kerim’i Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu bilir misin? Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır. O gecede Rabbinin izniyle melekler ve Cebrail her iş için iner dururlar. O gece esenlik doludur; ta fecrin doğuşuna kadar...” (Kadir 1-5)

Enes b. Mâlik radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Kadir gecesi olunca Cebrail, meleklerden bir cemaat ile iner. Ayakta ibadet eden (namaz kılan) veya oturarak Allah’ı zikreden her kula dua eder ve selam verirler.” (Beyhakî, Şuabü’l-İmân, nr. 3695)

Kadir gecesi için Hz. Âişe radıyallahu anhâ validemiz de şöyle demiştir: “Allah Resûlü, Ramazanın son on gününde itikâf edeceği yere çekilir ve ‘Kadir gecesini Ramazanın son on gününde arayın.’ derdi.” (Müslim, Sıyâm 40; İbn Mâce, Sıyâm 56)

Bu itibarla sâlih kimseler, Ramazan ayının son on gününe girildiğinde her geceyi Kadir gecesi olabilir düşüncesiyle ibadetle ihyâ ederler.

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy