EBU ABDURRAHMAN MUHAMMED ES-SÜLEMÎ kuddise sırruhû
10. asrın meşhur sûfî âlimlerinden Ebu Abdurrahman es-Sülemî kuddise sırruhû bu değerli eserinde itikat ve amelde toplu, pâk sûfîlerin tâbi olduğu edepleri bir araya toplamıştır. Allah Rasulü sallallahu aleyhi vesellemin ahlâkıyla ahlâklanmış sûfîlerin manevi hallerinin ve yolun âdabıyla ilgili sözlerinin madde madde nakledildiği bu eser, özellikle günümüzde sûfîlerin kimler olduğu sorusuna da açıklık getirmektedir.
Mukaddime
Başta da sonda da hamd Allah’a mahsustur. Allah’ın salât ve selâmı Efendimiz Muhammed’e ve âline olsun. Velî kullarını açık ve gizli edeplerle süsleyen, onların üzerine zâhir ve bâtın nimetlerini yağdıran Allah’a hamdolsun.
O, “Nimetlerini açık ve gizli olarak üzerinize yağdırdı.” (Lokmân 20) buyurmak suretiyle velî kullarının dışlarını Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi vesellemin sünnetine tâbi olanlardan kıldı. İç âlemlerini de tecellilerini murâkabe ve müşâhede ile süslenenlerden kıldı. Her vakit ve nefeste kendilerine ihsan ettiği çeşitli nimetlere ve daha fazlasına ulaşmaları için varacakları menzilleri manevi haller kıldı. Allah azze ve celle rahmetini dilediği kullarına lütfeder.
Hâl erbabının ve kendilerine “sûfî” denilen evliyaullahın önde gelenlerinin edepleri hakkında bir şeyler toplamak kalbime geldi. Sûfîler, hakiki Allah dostlarının edepleri ile edeplenmiş, onların ahlâkı ile ahlâklanmış kimselerdir. Bunları yazmamın sebebi de, sûfîler ile onların hayatları ve edepleri hakkında hakiki bilgiye sahip olmadığı halde hepsini birden inkâr edenlerin gerçeği öğrenmesi ve sûfîler hakkında lâyık oldukları üzere inanmasını istememdir. Bunu yapmaya başlamam ise, bu ve bütün işlerimde Allah Tealâ’ya sığındıktan ve kendi güç ve kuvvetimi hesaba katmaktan geri durduktan sonradır.
Hakk Tealâ, Rasulü Muhammed’e ve ehline çokça salât ve selâm eylesin.
1. Edeb
Sûfîlerin edeplerinden biri, Allah Tealâ’nın şu ayet-i kerime ile peygamberi Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi vesellemi edeplendirdiği edeptir:
“Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın onlar etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan mağfiret dile. İş konusunda onlarla istişare et. Bir kere karar verip azmedince de artık Allah’a tevekkül et, (Ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah tevekkül edenleri sever.” (Âl-i İmrân 159)
Hakk Tealâ bu ayette Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi veselleme en güzel edep ve ahlâk üzere ümmeti ile zâhiren iyi geçinmesini emretmiştir. Akabinde “bir kere karar verip azmedince de artık Allah’a tevekkül et” buyurarak O’nun sadece kendisine rücû ederek hakikatte (manen, kalben) onlardan alakasını kesmesini emretmiştir.
2. Edeb
Onların edeplerinden bir diğeri, Allah Tealâ’nın şu ayet-i kerime ile insanlara öğrettiği edeptir:
“Şüphesiz Allah adaleti, ihsanı, akrabaya yardım etmeyi emreder. Hayâsızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor.” (Nahl 90)
Bu ayette zikredilenler, edeplerin en kapsamlısı ve güzellerindendir. İnsanların sahip olabileceği en büyük edep ziyneti Allah Tealâ’nın şu ayetle peygamberini süslediği ziynettir. “Muhakkak ki sen yüce bir ahlâk üzeresin.” (Kalem 4)
3. Edeb
Onların edeplerinden bir diğeri de, Hakk Tealâ’nın şu ayet-i kerime ile Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin ashabına öğrettiği edeptir.
“Ey iman edenler! Seslerinizi Peygamber’in sesinin üstüne yükseltmeyin, birbirinize bağırdığınız gibi O’na bağırmayın. Yoksa siz farkına varmadan işledikleriniz boşa gider.” (Hucurât 2)
Bu ayet-i kerime indikten sonra Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellemin yanında sır verir gibi sessiz konuşulmuş ve ancak parmak uçlarıyla kapısı çalınmıştır.
Diğer bir ayet-i kerime ise şudur: “Onlar sen yanlarına çıkıncaya kadar sabretselerdi elbette kendileri için daha iyi olurdu. Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Hucurât 5)
4. Edeb
Onların edeplerinden biri de, Cenâb-ı Hakk’ın Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi vesellemi edeplendirdiği şu ayeti kerimedir:
“Ayetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman de ki: Selam olsun size! Rabbiniz kendi üzerine rahmeti yazdı.” (En‘am 54)
Başka ayet-i kerimelerde ise şöyle buyurmuştur:
“Ayetlerimiz hakkında dedikoduya dalanları gördüğün vakit başka bir söze dalıncaya kadar onlardan yüz çevir, uzaklaş.” (En’am 68)
“Öyleyse sakın yetimi ezme! Sakın isteyeni azarlama!” (Duhâ 9-10)
“Rablerinin cemalini (rızasını) isteyerek sabah akşam O’na dua edenleri yanından kovma.” (En’am 52)
“Sabah akşam Rablerine O’nun rızasını dileyerek dua edenlerle birlikte sabret.” (Kehf 28)
Bu meyanda Allah’ın Kitabı’ndaki diğer ayetleri zikretmek sözü uzatır. Yine sözü kısa tutmak için nakledilen bütün hadis senedlerini sildim.
Şakîk Belhî kuddise sırruhû, Abdullah b. Mesud radıyallahu anhdan Allah Rasulü sallallahu aleyhi vesellemin şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Allah Tealâ beni edeplendirdi ve edebimi güzel eyledi. Sonra bana güzel ahlâkı emretti.” (Süyûtî, Câmiu’s-Sahîh, nr. 310; Ali el-Müttakî, Kenzü’l-Ummâl, 7/214 nr. 18673; vd.)
Nitekim Allah celle celâlühû ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur: “Sen af yolunu tut, iyiliği emret ve cahillerden yüz çevir.” (A‘raf 199)
Şerîk b. Abdullah rahmetullahi aleyhin şöyle dediği nakledilmiştir: “Bir adamın bir âlime gelip onun edebinden öğrendiği şey, o âlim için konuşmasından öğrendiğinden daha güzel gelir.”
Zünnûn el-Mısrî kuddise sırruhû şöyle demiştir: “Allah Teâlâ İslâm’ı ilimle süsledi, edeple yüceltti ve takva ile şereflendirdi.”
Ebu Cafer rahmetullahi aleyh şöyle demiştir: “Edep, Allah Tealâ’ya ihlâsla güzel amelde bulunmanın mirasıdır.”
Ebu Abdullah en-Nebâcî rahmetullahi aleyh şöyle demiştir: “Her şeyin bir hizmetçisi vardır. Dinin hizmetçisi de edeptir.”
Yine Şeyh Nebâcî şöyle demiştir: “Edep hür olanların ziynetidir. O da, bu yolun büyükleriyle güzel yakınlık kurmak, onların sözlerini kabul etmek, edep ve ahlâklarına tâbi olmak, onlara hürmet göstermeye devam etmek, arkadaş ve akranlara karşı güzel ahlâkla davranmaktır.”
Ebu Ubeyd Nesevî rahmetullahi aleyh şöyle demiştir: “İbadette edep, Allah yolunda hicret ederken uzun süre susuzluk çekmekten ve geceleri uykusuz kalmaktan daha güzel ve üstündür. Çünkü edep Allah’a yakın olmayı sağlar. Susuzluk ve geceleri uykusuzluk ise karşılık ve sevap getirir. (Allah’a yakınlık daha üstündür.) Kimde müridlerin edepleri ortaya çıkarsa melekler onu görmekle sevinir, cennet ehli de onları müşahede etmekle iftihar eder.”
Ebu Abdullah Subeyhî rahmetullahi aleyh şöyle demiştir: “Velîlerin hali üçtür: Verâ, edep ve güzel ibadet.”
Sehl b. Abdullah Tüsterî kuddise sırruhû şöyle demiştir: “Nefsin hevâsından (yönlendirmesinden) ancak peygamberler ve sıddîkların bazıları selamette olur, hepsi değil. Bununla birlikte hevâdan yalnızca nefsini edeplendirip ondan ayrılmayan kimse kurtulur. Çünkü hikmet ehli, kullardaki en güzel süs edeptir, demiştir.”
Sehl b. Abdullah yine şöyle demiştir: “(Allah’a karşı) edebi hafife almak, hürmeti hafife almaya iter. Hürmeti küçümsemek, tazimi terk etmeye çağırır. Tazimi terk etmekte şükrü terk vardır. Şükrün terki sebebiyle de imanın gitmesinden korkulur. Çünkü kulun imanı ancak edeple sahih olur. Kötü ahlâk ise mârifetin azlığına delalet eder.”
Ebu Osman Hîrî kuddise sırruhû ise şöyle demiştir: “Kul için güzel edepten daha hayırlı bir mertebe görmedim. Çünkü aklın hayatı edeptir. Kul edep vesilesiyle iki cihanda da güzel hallere ve yüksek derecelere ulaşır.”
Denildi ki: “Edep, konuştuğun zaman dilini korumandır. Tek başına kaldığında da kalbini korumandır.”
Yine denilmiştir ki: “Edep, senden üst mertebede olan birine saygılı olman, senden aşağı mertebede olan kimseye ise yumuşaklıkla muamele etmendir. Bunun yanında akranlarına karşı güzel ilişkiler içinde bulunmandır.”