Aramak

Tencere

Eve Kedi Girdi

Eskiden beri takip eden okurlarımın çok iyi bildiği üzere büyük konuşma ve konuştuğu ile sınanma konusunda çıtayı Himalayalar’a taşımış olan bendeniz, rekorlarıma bir yenisini daha ekledim. Yıllardır acaba bir kedi sahiplensek mi diye ara sıra şansını deneyen eşime “Ya kedi, ya ben!” diye cevap verecek kadar kediden korkan ben, bilin bakalım ne yaptım? Evet, bir kedi sahiplendim!

Önceleri kedi ve onunla aynı evde yaşamak kelimelerini aynı cümle içinde bile kullanamazken, altmış yaş üzeri akrabaların keh keh gülerek paylaştığı kedi videolarının etkisiyle midir nedir... Ufak ufak bir sempati oluştu evvela. Karantinanın üstümüze üstümüze geldiği, hatta gelmekle yetinmeyip çulu sererek yatıya kaldığı şu süreçte enerji patlaması yaşayan bebeme yoldaşlık da eder dedim. Zaten her daim derin bir şefkat duyuyordum kendilerine. Fakat platonik bir şefkatti benimkisi, öyle uzaktan uzağa. Derken, bir hayvanı sahiplenen çocuğun kalbi yumuşak olur, sorumluluk duygusu gelişir, merhameti artar, yaradılışın güzelliğine dair tefekküre bir kement atmış olur derken, bir de baktım sosyal medyada sahiplendirme sayfalarındayım! Eh, nasipte de varmış tabii. Onca korkuya rağmen cahil cesaretiyle olduk mu size kedi sahibi!

Bir yavrucağız nasip oldu ki, hani ben prensesim deyip sarayın merdivenlerinden şöyle kuyruğunu süzerek inse, hiç kimse hayır değilsin demez! Öyle narin bir kedi. Gelip kuruluverdi evimizin münasip gördüğü bir köşeciğine. Gelin görün, korkudan benim tansiyon oldu 48!.. Sanırsın eve kedi değil Bengal kaplanı almışız!

Her hareketini izliyorum, her an saldıracak zannederek odadan odaya bordo bereli gibi geçiyorum. Evde tek korkan ben olduğum için ailenin diğer fertleri destek olmaya çalıştılar, yalan yok. Ama fayda etti mi diye sorun...

Korku enteresan bir güç dostlar, öyle mantıkla falan alt edilmiyor. Kedinin en doğal halleri bile benim için tehdit! Gözümde hep aynı tedirgin bakış, dilimde aşağı yukarı hep aynı cümleler. “Önce sırtına dokunayım mı yavaşça, oraya pati atamaz? Dur yavaş, bi dakka siz tutun ben sizin kucağınızda seveyim... Ama bu tıslıyo? Naapacak, saldıracak anlamına mı geliyo yani?.. Çok pis bakıyo bence bana... Her an üstüme zıplayabilir... Zaten hissedermiş bunlar insanın duygularını. Anladı tabi korktuğumu, iyice üstüme geliyo... Ay, ama koşuyo bu yaa aniden, bak koşmasa korkmam bu kadar ama zıplaya zıplaya koşuyo!”

Kendi kendime delirsem yine iyi. Bir de hayvancağızın her sesine ayrı anlam yükleyip onun akıl sağlığıyla da oynuyorum!

  • Heja... Merhaba, evine hoş geldin..
  • Miiyu.
  • Ben de memnun oldum. Yani olmayı umuyorum. Bi ricam olacak. Lütfen benimle yakın olduğun anlarda tırnaklarını içeri çekebilir misin, bak tüm iyi niyetim ve saygımla rica ediyorum.
  • Miiyyu.
  • Yoo yoo yanlış anladın, tehdit etmedim, eder miyim hiç? Sadece korkuyorum demek istedim ben.
  • Miiiyy.
  • Hayır ama bak plan yapma, plan yapıyosun, duyuyorum ben şu an!
  • Miiyyu... Mrrrrr...
  • Herkes uyuyunca gelip böbreğine tırnak atacağım ne demek yaa? Ayıptır ama bak lütfen ama, ben sana naaptım yaa? Şurda efendi gibi bişey rica ettik, hemen böbreğimize yürüyosun, yakışır mı senin gibi kedi evladına yaa...
  • Miiyy... Miyyyuuu!
  • Tamam özür dilerim. Tamam evet haddimi aştım, tırnak senin tırnağın sonuçta. İster geri çeker, ister böğrüme saplarsın, sen ne dersen o! Ettim bi cahillik. Sen büyüklük yap, bu sefer görmezden gel beni. Çoluğum çocuğum var, bırak beni gideyim noolur...

Bir gece herkes uyuyup da ayakta bir ben kalınca, bizim Heja usul usul planını devreye soktu. Kedilerin bu kadar kindar olduğunu bilmezdim. Yaptığım densizliğin bedelini ödetecekti, kaçışım kalmamıştı. Yavaşça çalıştığım masaya doğru yanaştı ve...

Yok yahu, şaka yaptım! Şimdi işin hakikatini anlatıyorum kaldığım yerden: Bir gece herkes uyuyup da ayakta bir ben kalınca, bizim Heja ile koridorda karşılaştık. Ben hangi yönde ilerleyen bir ok olacağıma karar vermeye çalışırken, birdenbire gözlerimin içine öyle bir baktı ki... Herkes nereye dağıldı, neden tek başıma kaldım ben, neden kimse benimle oynamıyo, ben yalnız kalınca korktum der gibi. O mavi gözleriyle uzun uzun baktı ve minicik patisini bana doğru uzattı.

Aldı mı beni bi analık damarı! Sanki kırk yıldır bizim evde, kırk yıllık dostuz! O andan beri diyaloğumuz evlere şenlik.

  • Heja? Kıjııım. Uyumamış mı benim kujuum. Acıktın mı yoksa sen annem?
  • Miiyu.
  • Hii, annemm! Demek acıktın da mamanın yerini unuttun? Annesi kurban olsun Yaradan’a, gel gel gidelim mamamızı bulalım. Aman da nerdeymiş bu kızın mamasııı... Burdan döneceksin yavrucum, sağa doğru bak, ezberleyemedin mi sen hâlâ bu yolu kujuuuu...
  • Miyyy...
  • Efendim? Pofuduk yastığını mı arıyosun annem? E tabi, tee Britanya’lardan gelmiş senin ataların, bizim kültürümüze alışmanız zaman alıyo biraz. Bizim kedilere ver bi yer minderi, değme keyiflerine! Ben sana dedem gilin kedilerini anlatmış mıydım Heja?
  • Miiyy...
  • Aaa evet haklısın anlatmıştım. Eee, geçen de sen kendi dedenden bahsediyodun, telefon çaldı yarım kalmıştı? Neydi sizin sülalenin lâkabı unuttum, sülaleniz dedenin adıyla anılmaya başlamış diyodun.
  • Miyyy...
  • Hah, miy! Miygillerin British diyolardı size. Kim vermiş o ismi dedene acaba? Neyse. Eeee, peki annen nasıl gelin gelmiş o köye? Kim aracı olmuş?
  • Maauu... Mrrrr... Hrrrr...
  • Haa, onun kaynı annen gilin ordan evliydi de mi, tabi doğruu... Ordan görüp babana münasip görmüşler anneni. Ay ama annen de köyün en güzel kedisiymiş Heja. Tabii sen gençlik hallerini hatırlamazsın onun, baya küçüktün o zamanlar. E, ne iyi etmiş bak görüyo musun, hayırlı bir şeye vesile olmuş, nasipte sizin doğmanız varmış. Aaa, Heja uyuyo musun? E, ne güzel sohbet ediyoduk be kızım? Neyse yarın devam ederiz. Gel yatağına götürsün annesiii... Oyyyy miyyu diyen dilleri yesin annesiii... Aman da şakır şakır konuşmayı ne çabuk öğrenmiş annesinin bu kuzusuuu kırk bin kere maşşalllllah! Uyu yavrucum hadi eeee... eeee... eeee...

Kedileri sevelim dostlar. Eğer benim gibi korkmaktan sevmeye vakit bulamazsanız; yaydıkları güzel enerjiyi, manevi şifa kaynağı olduklarını, bir terapi gibi insanı huzurla kaplayan mırıltılarını düşünebilirsiniz. Hiç birini düşünmeye vaktiniz yoksa, rastladığınız ilk kedinin gözlerinin içine birkaç saniye dikkatle bakın.

Ama sakın ola bunu yaparken kaşlarınız çatık olmasın. Tabi yara bandı borsasına ciddi bir hareketlilik kazandırmak istemiyorsanız...

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy