Aramak

TENCERE - İşler Çığrından Çıkmak Üzere

Yıllardır hanımların “kadın erkek eşitliği” klişesindeki çarpık algısını düzeltmek için yazdım durdum. Kadın ve erkek eşit değildir dedim; isteseler de olamazlar dedim. Rabbimiz her iki cinse farklı özellikler vermiş, yine her ikisine de yaradılış özellikleri nispetinde görev ve sorumluluklar vermiştir dedim. Erkeklerle eşit olacağız sevdasıyla bizi hırpalayacak, üzecek, ağır gelecek işlere kalkışmak kendi kendimize yapacağımız en büyük eziyetlerden biri olur dedim. Bize verilmiş bunca kolaylık varken neden ille de zorluklara tâlip olup mutsuzluğa davetiye çıkarıyoruz dedim. Dedim ama hemcinslerimden dinleyip anlayan ve hakikati kavrayanların sayısı bir elin parmağını geçti mi bilmem. Neyse, buna da şükür.

Gelin görün ki, gün geçtikçe bu klişenin içeriğini artık hanımlara değil, beylere anlatma gereği duymaya başladım. Bilhassa salgın sürecinde hız kazanan bir “eşitlenme” gözlemliyorum nicedir.

Eşitlenme dediysem, öyle yoluyla yordamıyla değil, bildiğiniz aynılaşma denemeleri!..

Dönüşümlü mesai, durup durup verilen tatiller, personel rotasyonu derken, beyler eskiye nazaran daha çok evde kalmaya başladılar, malumunuz. Ev işlerine yardım etmek, çocukların bakımına katkıda bulunmak falan derken, bu durumdan aşırı hoşnut olan hanımların yönettiği psikolojik harp sanatları sponsorluğunda ipin ucu iyice kaçmaya başladı. İtiraf edeyim, ben de durumdan memnun zamanlar yaşadım elbette.

Fakat gidişatın seyrinden endişelenmeye başladım. Neticede ben de bir erkek çocuk anasıyım, kaygılanmak benim en doğal hakkım. Hele de hanımların mesaiye gittiği, beylerin evde kaldığı günlerin sayısı artmaya başladıkça... Bana da soldan soldan gelmeye başladılar.

. . .

– Ömer aabiii!.. Huuuu! Aşağıdayım, aşağı bak aşağı!
Geçiyoruz biz parka, hani inmiyo musunuz daha siz?

– Geldim geldim, fırını bekliyodum. Siz inin yetişirim ben.

– Duydun mu kızım, bak Ömer amcangil de gelecekmiş birazdan. Onlar gelene kadar biz salıncağa binelim mi babacım? Hadi gel bakalım.
Oooo Yakup amca, selâmunaleyküm, nasılsın?

– Ve aleykümselâm oğlum. Hamdolsun nasıl olalım, torun bisiklete binecem dedi, mecburen indik aşağı. Sen nasılsın?

– Biz de iyiyiz şükür. Bizim hanım bu hafta yine çalışıyo, çocuklar bana kaldı. Kızım ayaklarını yere vurma bak, sallayamıyorum böyle!

– Geldik geldik! Selâmunaleyküm Yâkup Amca.

– Ve aleykümselâm Ömer oğlum. Hayırdır, eline ne oldu?

– Yaa bizim oğlan kek isterim diye tutturdu, ben de yapayım da parkta hep beraber yesinler dedim. Onu da fırından çıkartırken elimi yaktım biraz, önemli bişey yok. Gelin çocuklar, hadi alın keklerinizi.

– Vayy eline sağlık Ömer abim, şahane olmuş! Benim kek böyle kabarmıyo biliyo musun.

– Karbonat koyuyosan ondan olmasın?

– Yoo, kabartma tozu koyuyorum?

– Yumurtasıyla şekerini biraz fazla çırp. Pişirmesi de önemli tabi, önce altını sonra üstünü pişirecen. De mi Yakup amca?

– Ben bilmem kek mek kabartmayı oğlum.

– E ben de öyle pişiriyorum zaten? Yumurtayı az çırpıyosam demek ki.. Kızım yavaş! Tırmanmayın oraya babacım, bak çok tehlikeli! Bi dahaki sefere daha çok çırpayım bari.

– Bu sefer ben de fazla çırpamadım gerçi, kolum çok yoruldu ama yine iyi kabardı. Sabah erken kalktım, çocuklar uyanana kadar camları sileyim dedimdi de, şu omuzum hiç tutmuyo.

– Evet gördüm seni sabah camda. Ama elinde cam bezi mi vardı heralde?.. Çerçevelere neyse de camın içlerini gazeteyle silecen abi, tek geçerim! İz miz kalmıyo, de mi Yakup amca?

– Gazeteyle silme mi kaldı gardaşım.. Mikrofiber bezler var, beş dakkada alıyo kirini, ışıl ışıl yapıyo.

– Yoo, gazetenin hakkını yedirmem. Oğlum atlama ordan aşağı bak getirme beni yanına! Bezle ne kadar olsa yine bi silme izi kalıyo, gazetede asla leke kalmaz, de mi Yakup amca?

– Ne biliim oğlum ben! Fesübhanallaah!..

– Kusura bakma gardaşım, dost acı söyler demişler. Gücenme ama sen temizlikten pek anlamıyosun. Geçen bizdeki tabağınızı getirdiğimde yerleri siliyodun gördüm, silme suyuna bulaşık deterjanı koymuşsun.

– Ne bulaşık deterjanı abi! Hayatta koymam ben! Yüzey temizleyici, biraz da sirke koy dedi bizim hanım. Bazen de arap sabunu ama deterjan asla, hayır, katiyen!..

– Bal gibi de koymuştun gardaş, uzatma işte. Köpükler kovanın dışına taşmıştı. Başka türlü köpürmez o kadar, de mi Yakup amca?

– Ne biliim oğlum ben! Fesübhanallaah!..

– Bak abi, sana saygım sonsuz. Saygısızlık etmek istemem ama hiç kimse bana ev işleri konusunda racon kesemez! Bugüne bugün temizlikte kayınvalidemin onayını almış insanım ben, buralara kolay gelmedim!

– Ben de hanımdan icazetliyim, hadi buyur?!

– Kapışalım mı?.. Şimdi evlere çıkıp yarım saat içinde hem lavaboları ovup hem de balkonları yıkayıp gelecez, Yakup amca da hakem olacak, var mısın?

– Senden korkan senin gibi olsun!

–Yürü!

– Temizlikten dönenin kaşığı kırılsın! Yakup amca bizim çocuklara bakar ol, biz hemen geliyoz!!

– Önlüğünü alıcam senin önlüğünü!

– Bu lafını unutma. Kim kimin önlüğünü alacak görecez bakalım!

. . .

Beyler...

Muhterem gardaşlarım...

Romalılar!...

Ev işlerinde hanımına, annesine, kız kardeşine yardımcı olmak harika bir şey, biliyorum. Efendimiz’in mübarek sünnetlerindendir, onu da biliyorum. Ama bu yardım etme meselesinde ölçüyü biraz şaşmak üzeresiniz gibi hissediyorum.

Biz hanımlar biraz doyumsuz varlıklarız. İşten gelip tüm evi temizleseniz, yemek yapıp çıkan bulaşıkları yıkayıp makinaya çamaşır atsanız ve üstelik bunu her gün yapsanız bile biz şikâyet edecek bir şeyler bulmakta zerre sıkıntı çekmeyiz, emin olun. O sebeple siz sözüme kulak verin: Bu işin sonu yok!

İşe güce elbette yardımcı olun, bununla hiçbir problemim yok. Hem ayrıca neden olsun? Ama çaydanlıkların en iyi nasıl parlatılacağı... baklava şerbetinin kaynama süresi... ne bileyim, mantı hamurunun ne kadar yoğrulması gerektiği gibi bilgiler de beylerin bilgi dağarcığında bulunmayıversin canım!

Şimdi gülüyorsunuz ama gidişatınız oraya doğru ilerliyor, haberiniz olsun. Ben oğlan anası olarak ufuktaki tehlikeyi sezdim ve görevimi yaptım, gerisi sizin bileceğiniz iş! Yakında arabayı götürdüğünüz kaportacıdan iğne oyası modeli istemeye kalkarsanız, hiç gidip kimseye sızlanmayın!

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy