Saâdet Asrı’ndan
Üseyd b. Hudayr radıyallahu anh Medineli ilk müslümanlardandır. Cahiliye döneminden beri olgunluğuyla tanınıyor, okuma yazma bildiği, iyi bir okçu ve yüzücü olduğu için “Kâmil” unvanıyla anılıyordu.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellemin kâtiplerinden ve zaman zaman danıştığı sahabilerden biriydi. Ona “Ebû Îsâ” künyesiyle hitap ederdi.
Çok güzel Kur’an okuyan, kıraatinin melekleri dahi etkilediği Üseyd radıyallahu anh hicrî 641 yılında vefat etmiş, cenaze namazını Hz. Ömer radıyallahu anh kıldırmıştır. Bakî Mezarlığı’nda medfundur. Allah Teâlâ ondan razı olsun. Bizi şefaatinden mahrum eylemesin. Âmin.
Üseyd b. Hudayr radıyallahu anhunun menkıbelerinden birkaçını sunuyoruz.
Bir Dinle, İstemezsen Gideriz
Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem Mus’ab b. Umeyr radıyallahu anhuyu Medine’de İslâm’ı anlatması için göndermişti.
Medine’nin gençleri ve kimsesizleri bu Mekkeli gencin anlattığı yeni dini sevdi, gruplar halinde İslâm’la şerefyâb oldu.
Medine’deki iki büyük kabilenin, Evs ve Hazrec kabilelerinin henüz müslüman olmamış liderleri Üseyd b. Hudayr ve Sa’d b. Muaz, Mus’ab b. Umeyr’in Medine’den çıkartılmasına karar verdi.
Mus’ab radıyallahu anh yeni müslüman olmuş kişilerle sohbet ederken Üseyd elinde mızrakla tehditkâr bir şekilde yanlarına gitti. Onun geldiğini gören Es’ad b. Zurara radıyallahu anh Mus’ab b. Umeyr radıyallahu anhuya şöyle dedi:
– Mus’ab! Bu gelen kabilesinin reisi. İnsanlar onun ahlâkına ve zekâsına güvenir. O müslüman olursa bütün kabilesi de olur.
Karşılarına dikilen Üseyd öfkeyle mızrağını yere sapladı ve dedi ki:
– Bizim topraklarımızda ne işin var! Ekmeğimizi yediğin halde insanlarımızı dinlerinden çıkartıyorsun. Putlarımıza düşman ediyorsun. Burayı terk et!
Kendisinden ve davetinden emin olan Mus’ab radıyallahu anh yumuşak bir ses tonuyla:
– Bu sözlerinden daha hayırlı bir teklif duymak ister misin, diye sordu. Sonra aralarında şöyle bir konuşma geçti:
– Neymiş o teklif?
– Aramıza otur, anlattıklarımızı dinle. Söylediklerimiz hoşuna giderse sen de kabul edersin. Hoşuna gitmezse buradan gideriz ve bir daha gelmeyiz.
– İyi söyledin, olur!
Mus’ab radıyallahu anh ona Allah Teâlâ’yı, Peygamberi’ni, İslâm’ı anlattı. Kur’an-ı Kerim’den ayetler okudu. Her ayetle kalbindeki ağırlıktan kurtulan Üseyd radıyallahu anh orada hidayetle şereflendi.
O müslüman olunca peşinden Sa’d b. Muaz radıyallahu anh, sonra da bütün Evs ve Hazrec kabilesi müslüman oldu.
Başının Üstündeki Neydi?
Üseyd radıyallahu anh müslüman olduktan sonra her fırsatta Kur’an okur, okudukça huzur bulur, kalbi genişlerdi. Allah Teâlâ da ona etkili bir okuyuş ve ilim bahşetmişti.
Cihad çağrısı yapıldığında atına biner, tereddütsüz cihada koşardı. Bedir hariç bütün savaşlara katıldı. Onu Kur’an-ı Kerim okurken dinleyenler onunla ağlar, onunla kendilerinden geçerlerdi. Diğer sahabiler onun Kur’an okuduğu vakitleri kollardı.
Bir gece yarısı yatağında huzursuz olunca evinin önüne çıkıp Kur’an-ı Kerim okumaya başladı. O okudukça evinin önünde, yanı başında bağlı atı depreşiyor, bağını kopartırcasına huzursuzlanıyordu. Okumaya ara verince hayvan sakinleşiyor, tekrar Kur’an okuduğunda yerinde duramıyordu.
Üseyd radıyallahu anh atı korkutan şeyi bulmak için bakınırken başının üstünde bir nurun gökyüzüne yükseldiğini gördü. Sabah olunca açıklayamadığı bu hali Allah Resûlü sallallahu aleyhi ve selleme arz etti. O şöyle açıkladı durumu:
– Onlar seni dinlemek için Rablerinden izin alıp yeryüzüne gelen meleklerdi. Sen okumaya devam etseydin başından ayrılmazlar, insanlardan da saklanmazlardı.
Tuhaf Bir Kısas
Üseyd radıyallahu anh bir gün Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin huzurunda ashabına şakalar yapıyor, lâtifelerle onları güldürüyordu. Bu şakaları tebessüm ederek dinleyen Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem, memnuniyetini göstermek için hafifçe Üseyd’in sırtına vurdu.
Üseyd radıyallahu anh birden ciddileşerek şöyle dedi:
– Ey Allah’ın Resûlü, canımı acıttın! Kısas (karşılık vermek) hakkımdır!
O dokunuşun can acıtmayacağını bilen Ashab-ı Güzin onu vazgeçirmek isterken, Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem kısas için izin verdi. Bu defa Üseyd radıyallahu anh;
– Siz vururken sırtım açıktı, dedi.
Bunun üzerine Hz. Peygamber sallallahu aleyhi vesellem gömleğini sıyırdı.
Üseyd hemen Hz. Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme sarıldı ve sırtını öpüverdi. Sonra şöyle dedi:
– Anam babam sana feda olsun ya Resûlallah! Niyetim mübarek sırtını öpebilmekti. Ben senden nasıl kısas isterim?