Aramak

Ya Beraber Ya Ayrı

14. yüzyılın meşhur sûfî âlimi, Şazeliyye tarikatının pîrlerinden İbn Atâullah el-İskenderî kuddise sırruhûnun “Tâcü’l-Arûs” adlı eserinden:

Cenab-ı Hakk’ın nezdinde derecenin düşük olması, O’nun Rasulü sallallahu aleyhi veselleme tâbi olmadaki ihmalinden dolayıdır. Allah katında derecenin yüksek olması da, O’na tâbi olman sebebiyledir. Rasulullah sallallahu aleyhi veselleme tâbi olmak, açıktan ve gizli, iki şekilde olur:

  • Açık olarak tâbi olmak; namaz, oruç, zekât, hac, cihad gibi ibadetleri yapmakla gerçekleşir.
  • Gizli olarak uymak ise; namazda cem’ (dikkat ve iradeyi toplama) hali ve Kur’an okurken tedebbür (onun emir ve yasaklarını düşünmek) ile olur. Eğer namaz kılarken ve Kur’an okurken, cem’ ve tedebbür halini elde edemiyorsan, bilmelisin ki sende kibir, kendini beğenme veya bunlara benzer bâtınî bir hastalık vardır. Bu hususta Cenab-ı Hak şöyle buyurmuştur:

“Yeryüzünde haksız yere böbürlenenleri ayetlerimden uzaklaştıracağım.” (A‘râf 146)

Bu durumda senin halin, ağzındaki şekeri acı bulan sıtmalı kimseye benzer.

Gurur ve kibirle işlenen ibadetin tadı yoktur. Rabbü’l-Âlemîn, Hz. İbrahim aleyhisselâmın şöyle dediğini bildirmiştir: “Şimdi kim bana tâbi olursa o bendendir.” (İbrahim 36)

Bu ayet-i kerimenin işaret ettiği diğer mana, Hz. İbrahim aleyhisselâma uymayan ondan değildir.

Yine Allah Tealâ, Kur’an-ı Kerim’de Hz. Nuh aleyhisselamın şöyle dediğini haber vermiştir: “Ey Rabbim! Şüphesiz oğlum da ailemdendir.” (Hûd 45)

Bunun üzerine Cenab-ı Hak kendisine şöyle karşılıkta bulunmuştur: “Ey Nuh! O asla senin ailenden değildir. Çünkü onun yaptığı kötü bir iştir.” (Hûd 46)

Tâbi olmak; Selmân-ı Fârisî radıyallahu anhû gibi yabancı bile olsa tâbi olan kişiyi tâbi olunan kişinin bir parçası kılar. Nitekim Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem, Hz. Selman hakkında şöyle buyurmuştur: “Selman bizden; ehl-i beyttendir.” (Taberânî, el-Mu‘cemü’l-Kebîr, 6/212)

Malumdur ki, Selmân-ı Fârisî İranlıdır. Fakat Rasulullah sallallahu aleyhi veselleme tâbi olmakla onun aile efradından sayılmıştır. Allah Rasulü sallallahu aleyhi vesellem hadis-i şerifinde bu duruma dikkat çekmiştir.

Tâbi olmak nasıl birlikte olmak demekse, tâbi olmamak da ayrı olmak demektir. Cenab-ı Hak bütün hayırları bir evde toplamıştır. O evin anahtarı ise Rasulullah sallallahu aleyhi veselleme ittiba etmektir. O halde Allah’ın sana rızık olarak verdiğine kanaat etmekle, zühd hayatı yaşamakla, dünyaya ilgiyi azaltmakla, boş söz ve işleri terk etmekle Allah Rasulü’ne tâbi ol.

Kime Rasulullah sallallahu aleyhi veselleme tâbi olma kapısı açılmışsa bu, Allah Tealâ’nın o kimseyi sevdiğinin delilidir. Nitekim Cenab-ı Hak bu hususta şöyle buyurur:

“(Rasulüm!) De ki: Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Allah son derece bağışlayıcı ve esirgeyicidir.” (Âl-i İmrân 31)

Your experience on this site will be improved by allowing cookies Cookie Policy